Yalnızlaşıyoruz! Ne yazık ki beton yapılar arasına sıkışmış ömürlerimiz çabucak geçip gidiyor. Yalnızlaşan hayatlarımızda kendimize başka mutluluklar buluyoruz. Belki de kendimizi avutacak mutluluklar…

Ne işimize yaradığını bilmediğimiz eşyaları mutluluk adı altında evlerimize tıkıştırıp duruyoruz. İhtiyacımız olduğu için mi alıyoruz? Yoksa nefsimizi tatmin edip sahte mutluluklar yaratmak için mi? Daha çok almak istiyoruz etiketi bile koparılmamış kıyafetler, bir kere dahi giyilmemiş ayakkabılar, üzerinde oturmadığımız gösterişli mobilyalar halen daha da gördükçe sahip olmak istediğimiz birçok şey, bizlere kısa süreli sahte mutluluk yaratmaktan öteye geçemiyor.

Bunların hepsini o küçücük standart hayatlarımıza, evlerimize sığdırmaya çalışıyoruz.

Yalnızlaşıyoruz!

Günden güne yükselen gökdelenler arasında yalnızlaşıyoruz. Şehir yaşamlarındaki insan kalabalıkları arasında yalnızlaşıyoruz. Belki de akşamdan akşama geldiğimiz evlerimizde modernlik adı altında her şeyin dört dörtlük olmasını istiyoruz. Daha güzel, daha modern bir ev satın almak için daha fazla çalışıyoruz. Çok sayıda insanın olduğu fakat iletişimin, dostluğun, arkadaşlığın, komşuluğun olmadığı siteleri satın alıyoruz.

Bu siteler insanlığın özlem duyduğu zaafları hedef alarak pazarlanıyor. Doğal ortam imajının yapay yeşillik alanlar ile sağlandığı, AVM, cafe ve parklar gibi sosyallik imajı adı altında fakat insan iletişiminden uzak olan bu mekânlar, özlem duyduğumuz doğal ve sosyal hayatı yapay mekânlar yaratarak sergiliyor.

Bu yapay mekânları satın alabilmek için ömrümüzü çürütüyoruz ve kendimizi kandırmaktan öteye gidemiyoruz. Aslında biz yalnızlığımızı kendimiz satın alıyoruz! İnsan sosyalleşerek hayat bulur. Gittikçe kalabalıklaşan dünya nüfusunda neden insan ilişkilerimiz gittikçe zayıflıyor ve yalnızlaşıyoruz? İnsanlığın özü mü değişiyor yoksa daha çok kazanma hırsına mı yenik düşerek duygularımızı kendi elimizle mi kaybediyoruz?