Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması’nın sonuçlarını paylaştı. Buna göre, evden İnternete erişim imkanı olan hanelerin oranı bir önceki yıla göre 1,4 puan artarak yüzde 95,5 oldu.

İnternet kullanan bireylerin oranı yüzde 87,1 oldu

İnternet kullanım oranı, 16-74 yaş grubundaki bireylerde 2022 yılında yüzde 85,0 iken 2023 yılında yüzde 87,1 oldu. Cinsiyete göre 2023 yılında İnternet kullanım oranı; erkeklerde yüzde 90,9, kadınlarda yüzde 83,3 olarak gözlendi.

Bireylerin yüzde 84,9'u WhatsApp kullandı

Bireylerin en fazla kullandıkları sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları yüzde 84,9 ile WhatsApp, yüzde 69 ile YouTube ve yüzde 61,4 ile Instagram oldu. En fazla kullanılan sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin en fazla yüzde 88,7 ile WhatsApp, yüzde 72,6 ile YouTube ve yüzde 63,5 ile Instagram uygulamalarını, kadınların yüzde 81,1 ile WhatsApp, yüzde 65,4 ile YouTube ve yüzde 59,3 ile Instagram uygulamalarını kullandığı gözlendi.

Teknolojiye nasıl ayak uydurmalıyız?

Sosyal medyanın psikolojik etkileri doğrultusunda değerlendirilebilecek konulardan en önemlisi, sosyal medya bağımlılığı olduğuna dair açıklamalarda bulunan Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Seren Karabulut; “Karşımıza sıklıkla çıkabilen sosyal medya bağımlılığı; işini, gücünü, ailesini ve hatta yeme-içmesini dahi aksatacak düzeyde sosyal medya kullanan bireyler için kullanılmaktadır. Uyumadan önce bakılan son şey ve sabah kalkar kalkmaz bakılan ilk şey, sosyal medya ise bu noktada dikkatli davranmak önem arz eder. Sosyal medya algoritmaları giderek kullanıcıları medyaya bağımlı hale getirmekte ve sitelerde geçirilen süreyi artırmaya yöneliktir. Yapay zeka, beğenilerimize ve yaşam tarzımıza göre hareket etmektedir” dedi.

“Sürekli mutlu tablolarını görmek, kişilerde sürekli mutlu olma, eğlenme, zevk alma hissi uyandırmakta”

Sosyal medya üzerinden başka bireylerin kusursuz mutlu yaşam tablolarını "pasif şekilde" takip eden bireylerin, gerçek hayatlarında kendilerini kıyaslayarak, mutsuz olmaları karşılaşılabilen etkilerden olduğunu söyleyen Kaabulut; “Bireylerin sürekli mutlu tablolarını görmek, kişilerde sürekli mutlu olma, eğlenme, zevk alma hissi uyandırmakta ve gerçek yaşam ile uyuşmadığı için ise kişilerde kıskançlık, depresyon ve çeşitli ruh sağlığı problemlerine neden olabilmektedir. Çoğu kez dış dünyaya karşı sergilenen, sahte bir imaj ile öz benlik duygusu, narsisizm, hayranlık uyandırma ihtiyacı, düşük benlik saygısı gibi birçok noktanın tatmin edilmeye çalışıldığı bir alana dönüşebilmektedir” ifadelerini aktardı.

Peki bizler yaşamımızın ortasında yer alan teknolojiye nasıl ayak uydurmalıyız? 

Karabulut; “İnstagram, snapchat, twitter, facebook vb. sosyal medya siteleri önümüze oldukça farklı içerikler sunuyor. Medyayı etkin kullanıp kendi adımıza faydalı hale getirebilir ve olumlu etkilerini gündelik yaşamımıza ve meslek hayatımıza pozitif etki oluşturabilecek şekilde yayabiliriz. Doğru amaçlarla kullanıldığı zaman çok faydalı bir araç olan sosyal medyanın kullanımının aşırıya kaçılmasıyla oluşan bağımlılıktan kurtulmak yönetilebilir bir süreçtir. Daha pozitif, sınırlı, mutlu hayatlar yaşamamız için kullanabiliriz. Öncelikle bağımlılık döngüsünün kabulü çok önemli bir yer tutmaktadır. Sonrasında sosyal medya detoksu yaparak belirli saatlerde yahut belirli amaçlarla sosyal medya kullanımı, haz erteleme metodu ile paylaşım yapma aralarının açılmasını sağlama, yeni aktivitelerle yönelme gibi bazı yönetme biçimleri belirlenerek sosyal medyada geçirilen vaktin minimum düzeye indirilmesi hedeflenebilir. Sosyal medyayı etkin kullanmayı öğrenmek ve çağımızın devamı olan çocuklarımıza da öğretebilmek önemlidir. Yeni nesil sosyal medyanın ve sanal gerçekliğin içinde yer alıyor. Bağımlılığı kontrol altına alabilmek ve daha etkili alanlarda kullanıma yönelmek psikolojik açıdan da faydalı olacaktır” dedi.