Derin bir sükûnet var hepimizin üzerinde! Söylemek istediğimize hiçbir kelimenin yeterli olmadığını bildiğimiz, derin bir sükûnet!
Merhabalar, bu hafta köşemde sükûnet üzerine birkaç kelam etmek istedim!
Ol deyince olduran, yaralarımızı sardıran, dilimizi döndüren O’nun adıyla başlayalım!
Susmanın söylemeden daha isabetli olduğu, insanın birkaç kelimeye bir ömür sığdırdığı bir devirdeyiz!
Kelimelerin yetersiz kaldığı, anlamlandırmakta zorlandığımız durumların tam da ortasındayız.
Bir meydandayız ki mahşer yeri, bir meydandayız ki uzun bir kalabalık, bir meydandayız ki ne desek eksik kalacak, bir meydandayız ki nereye koşsak yetişemeyeceğiz!
Susmanın kalesine sığınmış, yarım kalmanın tamamlanmaktan geçtiği bir yerde çaresiz bekliyoruz!
Fuzuli’nin dizeleriyle
Derdime vâkıf değil canan beni handân bilir
Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir
Söylesem te’siri yok sussam gönül razı değil
Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım bilir!
Bir kimsenin çektiğinden haberinin olmadığı, olsa da derdine merhem olmadığı bir dünya!
Ben duygusunun kol gezdiği, hiçbir musibetten ders alınamayan, insanların kendini unuttuğu bir dünya!
İyilik, merhamet, dürüstlük gibi değerlerin yitirildiği yalnız kendini düşünmenin önde olduğu kelimelerin de tesirsiz kaldığı bir dünya!
Hangi kapıyı çalsak bambaşka dertlerin sıralandığı lakin o dertlerin dile dökülemediği sükûtun altın olduğu bir dünya!
Dile getirenlerin de benlik algısıyla yoğrulduğu, kelimelerini sıraya dizemediği bir dünya!
İçimizde kocaman bir boşluk duygusuyla oradan oraya savrulduğumuz, yitirdiğimiz bir dünya!
Acımızı, sevincimizi dile dökemediğimiz hele de ne yapacağımızı bilemediğimiz bir dünya!
Kiri, pası kelimelere bile bulaştırdığımız dilimizden kötülük akıtan dünya!
Susmanın kalesine sığınmış ne söylese eksik kalacağını bilen sıralı sıralı insanlar!
Yazarın “ Sükûnet, insanın yüreğinden gelir!” dediği altın madalya gibi göğsümüzde sakladığımız bir ödül!
Bunca kötülüğün, bunca pisliğin olduğu bir dünyada sükûnet bize belki de en büyük ödül! Sükût, derin çığlıklarımızın sessizliği belki de!
Zira sizi duymak isteyen en sessiz halinizden bile anlayacaktır. Zira sizi duymak isteyen bir halinizi bine bölüp sizi oraya koyacaktır!
Kelimelerimizi duyanlara, sükûtumuza değer verenlere denk gelmek belki de bizi alıp bambaşka yerlerde bambaşka diyarlarda gezdirecektir.
Zira kelimelerinizi anlayanlara bir parça bile yetecektir.
O vakit ne diyelim!
Kelimelerimizin ziyan edilmediği, sükûtumuzun da değerinin bilindiği, yolumuzun insanlıktan geçtiği nice günler görelim!
Kalın sağlıcakla!