Ülkemiz için zorlu bir eğitim-öğretim döneminin ardından lise ve üniversite sınavlarına yaklaştığımız son dönemece girmiş bulunuyoruz. 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli deprem sadece bölgedeki illerimizi değil, tüm Türkiye’deki eğitim sistemimizi etkiledi.
Deprem yaşanan bölgelerdeki temel eğitim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları bu süreçte uzun süre kapalı kaldılar. On binlerce öğrencimiz nakil yoluyla başka illere gittiler. Üniversitelerimiz, depremzedelerin yurtlara yerleştirilmesi sonucunda online eğitime geçmek zorunda kaldı.
Devletimiz gerek deprem bölgesinde gerekse diğer bölgelerde eğitimin bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gerekli tüm tedbirleri hızlı bir şekilde aldı ve öğrenme kayıplarının aza indirilmesi için tüm olanakları devreye soktu.
Deprem bölgesinde bizzat görev aldığım bu süreçte özellikle Milli Eğitim Bakanlığının çadırlarda, konteynerlerde veya depremden etkilenmeyen sağlam binalarda öğrencilerimizin eğitimden kopmaması için nasıl seferber olduğuna şahit oldum. Bizzat bu çalışmalar içinde yer alarak sürece bireysel olarak da katkı sunmanın da gururunu yaşadım.
Gerek LGS ve YKS kursları için gerekse diğer eğitim-öğretim faaliyetlerinin (DYK kursları, özel eğitim sınıfları, psikososyal destek çalışmaları vb.) sürdürülebileceği uygun alanlar oluşturulmasında çok hızlı davranıldığına şahit oldum.
Elbette ki tüm bu çabalara rağmen deprem bölgelerinde yaşayan ve sınava hazırlanan çocuklarımızın diğer bölgelerde yaşayan akranlarına göre eksiklikleri ve dezavantajları olabilecektir. Bunun için de gerek YÖK gerekse MEB tarafından tedbirler alınmaya devam ediyor. Deprem bölgesindeki üniversite kontenjanlarının o bölgede ikamet edenler için % 25 artırılması buna örnek verilebilir.
Hayat devam ediyor... İnsanoğlu en zorlu yaşam olaylarının ardından ayağa kalkıp yine yeniden dengeyi ve uyumu sağlama kapasitesine sahip bir varlıktır. Bu üzücü ve insanlarda derin yaralar açan deprem felaketinin acıları ve yaraları da zamanla kapanacaktır.
Bu zorlu süreçte sınavlara hazırlanan çocuklarımız belki daha fazla stres yaşadılar, yaşıyor olabilirler. Ancak sınava az bir zamanın kaldığı şu günlerde derslere biraz daha asılıp son bir hızla mevcut durum biraz daha da toparlanabilir.
Karamsarlığın, negatif düşüncelerin, umutsuzluğun hiçbir faydası yok. Bu eğitim dönemini ve sınav hazırlığını “kayıp” dönem olarak görüp pes etmek, vazgeçmek yapılabilecek en büyük hatadır. Bu bir yarışsa ne olursa olsun yarış devam ediyor. Bu bir akışsa akış devam ediyor. Pes etmek daha da kötüye gitmek demektir.
“Söylemesi kolay” diye düşünenler olabilir. Elbette büyük zorluklarda yere düşmek, tökezlemek normaldir. Ancak önemli olan yeniden ayağa kalkıp kalkamamaktır. Kendini toparlayabilen, azimle hedeflerine yönelebilen, en zor şartlardan sıyrılıp çalışabilenler bir adım daha ileride olabilecektir. Bu konuda çocuklarımıza ve gençlerimize destek olacak olan anne ve babalardır, öğretmenlerdir ve de tüm toplumdur.
“Gözyaşından ne çıkar, niye ter dökmediniz? Bari müstakbeli kurtarmaya azmediniz” der İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinin dizelerinde.
Öğrencilerimizin de geleceklerini kurtarmak için bizlerinde desteğiyle daha çok azmetmelerinden başka seçenekleri yoktur.
Sevgiyle kalın...