Ali Özcan, “Tek adamla ülke yönetilmez”

 Röportaj: Remziye KÖKBURİ 

Ekonomi başta olmak üzere birçok hususta önemli açıklamalarda bulunan 26. dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Ali Özcan deneyimlerini bizimle paylaştı.  Özcan’ın değerlendirmeleri işte haberimizin detayında…

Türkiye gündemine dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

“TÜRKİYE’NİN ŞU ANDA EN BÜYÜK SORUNU EKONOMİ VE DIŞ POLİTİKADIR”

Bir kelime ile söylersem iyi, iki kelime ile söylersem Türkiye’nin durumu kötü. Türkiye’nin bana göre şu anda en büyük sorunu ekonomi ve dış politikadır. Terör sorunu var fakat terör sorunu mu ekonomi veya dış politika mı derseniz ben terör sorununun üçüncü sırada olduğunu söylerim. Gündemimiz öyle bir hale geldi ki insanların cepleri boş, siyasete veya birbirine düşmeye ne sabrı ne de zamanı var. Çünkü insanların inanılmaz derecede sıkıntıda olduğu Türkiye gerçeği var. Terör artık üçüncü sırada. İnsanların cebindeki yangın terör yangınının önüne geçti. Ekonomik sıkıntı artık vatandaşımızı bıktırmış durumda. Dolar, Euro 20 lira olduktan sonra konuşulacak bir şeyimiz kalmadı. Şimdi asgari ücret alan bir vatandaşın alım gücünü hesap etmek dahi istemiyorum. Büyük sıkıntılar ile karşı karşıyayız. Asgari ücretin geçtiğimiz yıllarda elde getirisi olan bir durum vardı fakat şimdi böyle bir durum söz konusu değil.

Elazığ’da vekillerin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“AK PARTİ ELAZIĞ MİLLETVEKİLLERİNİN İFADE ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLI”

Elazığ milletvekilleri şahsına yönelecek olursam hepsi ayrı ayrı çok iyi ve değerli insanlar. Fakat çalışmalara değinecek olursam hizmet edebilmeleri için bağlı oldukları partilerin yolunu açmaları gerekiyor. AK Parti Elazığ Milletvekilleri emire bağlı kaldıkları için bir şey yapamıyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla sadece Gürsel Erol bağımsız şekilde hareket ediyor. AK Parti Elazığ Milletvekillerinin ifade özgürlükleri kısıtlı. Çünkü bağlı bulundukları yerden emir alarak hareket ediyorlar. Bireysel çalışmaları yok. Kendi iradeleriyle vatandaşa ulaşma ve ilişkileri kurma konusunda kısıtlı imkânları var. AK Parti Elazığ Milletvekilleri keşke Gürsel Erol gibi bağımsız olsalar. Zannetmiyorum ki Gürsel Erol’a Genel Başkanımız şu şekilde konuş demez. Çünkü nasıl davranılması gerektiğini ve vatandaşın sesi olması hususunda en iyi çabayı sergileyeceklerini biliyordur. Elazığ Milletvekilleri arasında kıyaslama yapamam çünkü dört vekil kısıtlı, bir vekil özgür hareket ediyor. Ben nereye gidersem gideyim mutlu oluyorum. Çünkü benim partimi temsil eden vekil, ‘çalışmalarını çok iyi yapıyor’ algısını görüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ’da temsil edilebiliyor. Diğer vekiller ise her zaman söylüyorum çok iyi insanlar, milletvekili görevlerini yapabilecek insanlar fakat kısıtlı oldukları için hizmette yetersiz oluyorlar. İradeleri bağımsız olmayan vekilleri muhalefet partisi milletvekili ile kıyaslamak adaletli değil. Tek adamla ülke yönetilmez.

“GEÇMİŞTE EKONOMİK KRİZ OLDUĞUNDA MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETLERİ OLURDU ŞİMDİ DE BUNUN TAM ZAMANI”

Ekonominin 2016-2017 yıllarında bittiği açıkça belliydi zaten. O günlerde meclisteydim, söylemiştim; şimdi yine söylüyorum. Geldikleri dönemde terör yoktu. Sonra terör tırmandı, Türkiye’nin başına bela oldu. Açılım süreci falan derken otobüsün üzerinde karşılamalar hepsi tam anlamıyla fiyaskoydu. Dolayısıyla terörün olduğu dönemde yapılan girişimler sonuç getirmeyen girişimler oldu. 2016-2017 yılından sonraki süreçte elbette terör ile sorunlar bitmedi fakat ekonomi terörü başladı. Sıfır sorun ile alakalı dış politika iddiaları vardı. Şu anda Yunanistan dahi Türkiye’ye kafa tutuyor. Devletlerarası ilişkilerde tedbir ile ilerleme söz konusu olmalı. Göstere göstere tehdit şeklinde ilerleme olmaz. Bu bakımdan şu anda ekonomide ve dış politikada iflas etmiş durumdayız. Bunun çaresi eğer bir yerde bir sorun var ise o sorunla alakalı herkes masada olmalı ve var olan sorun çözülmeli. Tek adamın ve tek partinin yapabileceği şey değil. Geçmişte ekonomik kriz olduğunda milli mutabakat hükümetleri olurdu şimdi de bunun tam zamanı.  

Son zamanlarda gündemi en çok meşgul eden sorunların başında mülteci sorunun gelmekte. Bu hususta  neler söylemek istersiniz?

“KENDİ ÜLKENDE ASKIDA EKMEK, ASKIDA SİMİT DİYEBİLİYORSAN MÜLTECİ ALAMAZSIN”

Mülteciler neden bizim ülkemize getirildi? Öncelikle neden geldiklerini bir düşünelim. Mahalleleri dahi işgal etmiş durumdalar. Her yerde inanılmaz derecede mülteciler var. Bu Türkiye Cumhuriyeti için sıkıntı arz edecek bir durum. İlçe ilçe saymaya başlarsam bitmek bilmez. İş yerleri, fabrikaları, kuyumcuları, lokantaları ve daha birçok işletmeye sahipler. Türkiye’de yaşayan mültecilerin bize bir getirisi yok. Aksine bizden giden gidiyor. Kendi aralarında alışveriş yapıyorlar, kendileri arasında kazandıklarını çeviriyorlar. Genel başkanımız ikna ile ülkelerine göndereceklerini söyledi fakat bu süreç bayağı uzun sürecek. Ayrıca bu süreç bizleri çok yoracak. Ekonomimiz iyi olmuş olsaydı alınırdı. İnsanları ırk-mezhep ayrımı gözetmeksizin değer gösterilir. Ekonomimiz kötüyken vatandaşımızın durumu iyi değilken mülteci kabul etmemiz çok yanlış. Mültecilere Türk vatandaşlığı verilmemeliydi. Vatandaşlık kolay kolay verilemez. Kendi ülkende askıda ekmek, askıda simit diyebiliyorsan mülteci alamazsın. Mültecilere harcanan para ile birçok sorunumuz düzeltilebilirken, kendimize ait olanı mültecilere harcamamız kesinlikle yanlış bir proje. Bizim işsizlik oranımız %14’e dayandı. İlginç tarafı ise ülkemizde gizli işsizlik var. Enflasyon baktığınız zaman insanın cebi ile fiyat arasındaki fark. Geçtiğimiz yıl eti 60 TL’ye alıyorsam şimdi ise üç misli artmışsa bu ne demektir? Enflasyon geçtiğimiz yıla oranla neredeyse üç dört katı artmış durumda. Enflasyonu bastırmak adına üretimi harekete geçirmeliyiz. Üretimin ve yatırımın olmadığı yerde gelişim olmaz. Yeni yatırımlar olmalı. Ülke genelinde bu durumları kontrol altına alabilmek için liyakat kavramına dikkat etmemiz gerekiyor. Devlet kurumlarında liyakat olursa ekonomi toparlanır.  Eskiden parlamenter rejim vardı. Bu rejim şeklinde seçilen kişi bakan olabiliyordu. Ama şimdi ne yazık ki öyle bir durum yok. Eğitimsiz görevlendirilme yapılmamalı.

Adaylık düşüncenizin olmadığını söylediniz. Elazığ’a dair yapacağınız çalışmalar var mı?

“BEN PARTİMİN ESAS SAHİPLERİNDEN BİRİYİM, LAFTA DEĞİL İCRAATTA HİZMET EDENİM”

Elazığ sevdam içimde bitmeyen yangın… Elazığ’a hizmet hususunda her zaman elimden geleni yaparım. Söz konusu hizmetse her zaman en iyisini, en güzelini düşünür yaparım. Bu benim Elazığ’a ve partime olan bağlılığım ve saygımdır. Partime emeğim çok, Elazığ’a da hizmetlerim çok oldu. Partinin her noktasında olan biriyim. 2018 yılında oy artırma döneminde ‘benim gibi insanları her yerde vekil yapsınlar’ dedim. Çünkü biz hem oy artırma hem de partimiz adına her zaman olduğu gibi şimdi de elimizden geleni yapmaya hazırız. Benim gönlümden geçen her zaman Elazığ oldu. Parti Meclisi toplanmadan vekil açıklaması yapılamaz. Geçtiğimiz seçim döneminde bana haksızlık yapıldı fakat ben sesimi çıkarmadım. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi vardı, riske atamazdım. Ben partimin esas sahiplerinden biriyim; lafta değil icraatta hizmet edenim. Sandıktan çıkan bir aday olursam vekillik yaparım aksi halde teklifle gelmem. Bu yaşıma kadar partime emek veren birisi olarak çalışmalarımı bu defa yok saydırmam. Partimi ve yöneticilerimi çok seviyorum. Milletvekili seçildikten sonra kendisini seçen adama baş kaldırılmaz. İktidar Partisinden olan milletvekilleri bir şey yapamadıkları için bizim partimiz çok iyi ilerleme sergiliyor. Ben aday değilim. Geçtiğimiz dönem beni davet etmediler çağırmadılar. Bana görev versinler partime hizmet edeyim.

Erken seçim konusunda görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

“VATANDAŞ, SATIN ALMA GÜCÜNÜ DÜŞÜNEREK OYUNU KULLANIRSA HAK EDEN, SEÇİMİ KAZANIR”

Erken seçim çoktan geldi. Vatandaşıma güveniyorum. Vatandaş, satın alma gücünü düşünerek oyunu kullanırsa hak eden seçimi kazanır. Hiçbir ihtiyacını karşılayamayan vatandaş ekonomisine bir baksın. Ne oluyor bu ülkede diye. Siyaset dinden kaynaklanır hale geldi. Böyle bir durum olmamalı. Herkesin dini- mezhebi ne olursa olsun önce vicdanen sonra ise ülkenin durumuna bakarak vatandaş oyunu kullansın. Nereden bakarsanız bakın ülkenin hali içler acısı, tek adamla ülke yönetilmez. İktidarın değişeceği dönemlerde vatandaşın doğru karar vereceğine inanıyorum. Vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti için en doğru kararı her zaman vermiştir, verecektir.