Sevgili Okur,
Bir konu hakkında eleştiri yaparken size yöneltilen ‘‘Yahuu sende hep bardağın boş tarafından bakıyorsun, biraz dolu tarafından baksana’’ sitemi ile karşılaşmışsınızdır.
Bu tepki üzerine “Yahuu bu bardak dolu muyduuuu yoksa boş muyduuuuu ” paradoksuna
anlık olarak girebilirsiniz.
Ama üzülmeyin artık bu paradoksu ortadan kaldırıp ‘‘Yahu bu bardağın içinde neeey var
neeeyyy ’’ çıkışının peşine takılma zamanıdır.
Bu kapsamda ‘‘Ülkemizde spor neden ivme kazanmıyor, neden başarılı olamıyoruz?’’ soru
önergesini siz değerli okuyucularıma sunmak istiyorum.
Bir kariyer düşünün; çalışma ekonomisi bitirmek, yüksek lisans – doktora yapmak, profesör
olup dekanlık, rektör yardımcılığı, Milli Eğitim Bakanlığında müsteşarlık, 8 kitap ve 50’nin üzerinde
makale çalışması yapmak.
Bir kariyer düşünün; iktisatı bitirmek, kaymakam olmak, yurt dışında bir yıl yabancı dil
eğitimi almak, vali yardımcılığı yapıp İçişleri Bakanlığında önemli görevlerde bulunmak.
Bir kariyer düşünün; milletvekilliği danışmanlığı, özel kalem müdürlüğü, Başbakan
müşavirliği, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Kredi Yurtlar Genel Müdürü olmak ve yılın
bürokratı seçilmek.
Bir kariyer düşünün; 7 yaşında büyükler kategorisinde dünya şampiyonu, Dünya Güreş
Federasyonu (FILA) tarafından ‘Asrın Güreşçisi’, sporculuk kariyerinde büyükler kategorisinde
olimpiyat ikincisi, üç dünya ve sekiz Avrupa şampiyonluğu.
Bardak demiştik sevgili okur. İçindeki önemli idi. Bardağın içine baktık, baktık ve baktıkkk…
Bardağın içi nisan yağmurlarıyla debisi taşmış nehir yatağı gibi hoyrat, sert ve asi.
Ne yok ki içinde…
Hülasa, etkileyici kariyerler. Şahsen dört kariyerde beni etkiledi. Sizin de etkilendiğinizi
düşünüyorum.
Peki, sizden bu dört kariyerden birini seçmeniz talep edilse ve akabinde Gençlik ve Spor
Bakan Yardımcısı olarak atanacağı söylense kimi tercih ederdiniz?
Bende senin gibi düşünüyorum sevgili okur ancak bu dört vatandaşta bakan yardımcısı olarak
görev yapmakta.
Bu bir üst akıl meselesidir kıymetli okuyucu.
İhtiyacımız kimdi, neydi?
2020 verilerine göre 251.799 antrenörümüz mevcut.
2018’ de 4.907.955 lisanslı, 695.698 faal sporcumuz mevcut idi. Sayılara bakınca devasa bir
kaynak, mükemmel bir sporcu ordusu gibi görünüyor.
Ancak en yakın tarihte yapılan Minsk Olimpiyat oyunlarında (2019) sadece 15 madalya
kazanabildik. 42 ülkenin katıldığı Minsk Olimpiyat oyunlarını 24’ üncü sırada bitirdik. Sadece Rusya109 (44 altın) madalya toplamıştı. 9 milyonluk nüfusa sahip Belarus bile (69 madalya) bizden daha fazla madalya topladı.
Çoğu ülke nüfusundan daha fazla lisanslı sporcusu olan bir ülke için bu rakam bir
başarı mıdır?
Yoksa bu lisanslı sporcu sayıları gerçek dışı, balon sayılar mıdır?
Peki, dört mükemmel kariyerin bu işin neresinde durduğunu sorgulamamız gerekmez mi?
Olimpiyat ikincisi olmak için 7 yaşından itibaren yoğun ve yorucu bir spor hayatı geçiren
bakan yardımcısının sporcu yaklaşımı ve anlayışı ile hayatı bürokrasi içinde ve masa başında geçmiş
bir vatandaştan aynı verimi alabilir misiniz?
Ter kokusunu bilmeyen bir idareci ülke sporuna ne katabilir?
Dolayısıyla ülke gençliği ve sporunu ne kadar önemsenmekte veya gerçekten ülke gençliğini
ve sporu önemseniyor mu?
Evet, Sevgili Okuyucu…
Naçizane bir kez daha ifade etme gereği duyuyorum. Bu bir üst akıl ve kültür meselesidir.
O yüzden bu ülkenin spor kurumları ülkenin ter kokan sporcularına aittir. İmkân, fırsat ve yöneticilik hakkı bizatihi spor öz geçmişi olan vatandaşındır.
Sevgi, sağlık ve liyakat zenginliğinizin artması dileği ile…