Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Elazığ’ı Adli Yönden Değerlendirdi!
Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit Elazığ’ı adli yönden değerlendirerek, kentimiz hakkındaki izlenimlerini gazetemiz ile paylaştı. Elazığ’ın yaşanılabilir bir kent olduğunu ifade eden Başsavcı Karişit ayrıca Türkiye’de ilk ve tek Elazığ’da olan tutuklu hükümlü adli psikiyatri servisi hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Başsavcı Karişit ile yaptığımız röportajın detayları şöyle…
Röportaj: Songül DURSUN
Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit ile Fırat gazetesi olarak bir röportaj gerçekleştirdik. Elazığ’da uzlaştırma dosyalarından adliyeye intikal eden suçlara, kadına karşı şiddet olaylarından Elazığ infaz kurumları ve kalan hükümlü sayısına, terör suçları ile uyuşturucu dosyaları hakkında samimiyetle bilgiler veren Başsavcı Karişit, önem verdiği ve üzerinde durduğu tutuklu hükümlü adli psikiyatri servisine ilişkin detayları da paylaştı. İşte Başsavcı Ömer Karişit ile gerçekleştirdiğimiz röportajın detayları…
İlimize atanmanızın üzerinden yaklaşık 3 ay gibi bir süre geçti. Bu süreçte Elazığ ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Yaklaşık 3 aydır Elazığ’a geldik.2021 HSYK tarafından çıkarılan kararname ile Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı görevine başladık. İzlenimlerime gelince samimiyetle ifade etmek isterim ki; Elazığ, asayiş yönünden sakin, kendine yeten, sempatik bir il; bizim beklentilerimizi karşıladı. Güzel bir şehir. Adli anlamda da öne çıkan bir sıkıntısını görmedik. Diğer illerdeki benzer suçlar ile burada da karşılaşıyoruz; nüfusa oranla abartılı bir suç oranı yok. İlin nüfusuna orantılı bir suç oranı var diyebiliriz. Bu anlamda kanaatimiz olumlu yönde diyebilirim.
Daha önce görev yapan Cumhuriyet Başsavcımız Osman Köse ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sırasında Sayın Köse’nin, Elazığ Adliyesinde personel eksikliği olduğu yönünde açıklamaları olmuştu. Bu eksiklikler giderildi mi?
Elazığ Adliyesinde 31 Cumhuriyet Savcısı, 1 Cumhuriyet Başsavcı Vekili, bir de Cumhuriyet Başsavcısı bulunuyor. Hâkimler yönünden adli yargı kısmında 41 hakim, 4 ağır ceza mahkemesi başkanı olmak üzere 45 adli yargı kadrosu vardı. İdari yargıda da 1 başkan, 6 idari yargı hâklimi var. Geçtiğimiz gün yayımlanan kura kararnamesi ile de 3 adli yargı hakimi, 2 cumhuriyet savcısı, 3 idari yargı hakimi atandı. Dolayısıyla hâkim savcı kadromuz daha da güçlenmiş oldu. Hâkim savcı eksiğimiz şu an için kalmadı diyebiliriz. Zaten sayılarımız düşük değildi. Bu son takviye ile de asgarinin üzerine çıktı. Hâkim savcı kadromuz yeterli.
Yardımcı personeleksiliği konusunda da son yapılan sınavlarla 8 zabıt kâtibi ataması oldu. Onay için Bakanlığa gönderildi. Bakanlıktan onay gelince onlar da göreve başlayacaklar. Yani adli yargı yardımcı personel açısından az daha olsa ihtiyacımız var. Bu anlamda bir eksiklik var ama abartılı bir sayı değil Bu durum da eş durumundan tayinler, emeklilik durumları vs bu durumlardan kaynaklı.
Yine önceki Başsavcımız Osman Köse, adliye binasının çok eski bir yapı olmamasına rağmen fiziki yapısının yeterli olmadığnı ve AFAD binasının bazı bölümlerinin adliyeye tahsis edildiğini ve bazı bölümlerin orada hizmet verdiği bilgisini paylaşmıştı. Bu yönde herhangi bir iyileştirme yapıldı mı?
Adliyemizin fiziki durumu hakkında da şunu söyleyebilirim: Adliyemiz malumunuz olmak üzere 2010 yılında yapılmış ve aradan 10 yıl geçmiş; bina olarak ferah bir bina fakat artık hem işlerin artmasından hem hâkim savcı sayısının artmasından hem de yeni birimlerin kurulmasından kaynaklı olarak adliye binamız yeterli gelmiyor. Bizden önceki arkadaşlarımız, başsavcı arkadaşımız arayışa girmiş ve şu anda AFAD eski binasının tamamı bize tahsis edilmiş durumda. Biz de göreve geldiğimizde binanın adliye binası olarak kullanılabilmesi için bir takım tadilatlar başlattık. Elazığ’da yeni icra modeli yani icra müdürlükleri var. Bu icra müdürlükleri bakanlık tarafından icra modeline dönüştürülmesine karar verildi. Dolayısıyla biz de mevcut binamızda fiziki imkânlar elvermediği için eski AFAD binasını yeni icra modeli uygulamasına uygun şekilde dizayn ediyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde bir ihale yapıldı, bir firma ihaleyi kazandı ve şu anda ihale sözleşmesi yapılması aşamasındayız. En kısa sürede sözleşme yapılıp, binayı müteahhide yapması için verilecek. Zannediyorum ki 2022 yılı ocak-şubat ayında icra müdürlüğü dışında hangi birimlerimizin oraya taşınacağına karar vereceğiz. Bazı birimlerimiz oraya taşınınca ve Yeni İcra Modeli orada faaliyet göstermiş olacağı için bu adliye binamızdaki birimlerimiz de biraz daha rahatlamış olacak. Böyle bir çalışma içerisindeyiz.
Elazığ’ı adli yönden değerlendirmenizi istersek; asayiş, uyuşturucu olayları, kadına şiddet, çocuk suçları vs olarak değerlendirmenizi istersek neler söylersiniz? Uzlaştırma davalarında ilimizde başarı sağlanma durumu nedir?
Elazığ, uzlaştırmaya bağlı suçlar yönünden başarı oranı yüksek. Aile içi şiddet dosyalarımız eskiye nazaran, pandemi sürecinde diğer yerlerde olduğu gibi bir artış meydana gelmiş. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi aile içi şiddetin artmasından Elazığ’da nasibini almış diyebilirim. Toplumu bozma özelliğine bağlı uyuşturucu, tefecilik gibi suçlarda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Elazığ’da göçmen kaçakçılığı göremedim. Terörle mücadelemiz de devam ediyor. Fakat bazı suçlar sokağa çıkma kısıtlamaları, pandemi şartları vs kaynaklı. 2020 yılı için konuşursak, iş sayılarımız bir önceki yıla oranla yüzde 10 oranında artış gösterdi. Bu Elazığ’a has bir durum değil, birçok yerde böyledir. Ancak pandemi şartları nedeniyle 2020’de sayılar, 2019’un daha da aşağısında kaldı. Yani savcılık yönünden diyebilirim ki suç oranı düştü. 2021 yılından itibaren ise kısıtlamaların kaldırılmasından vs sonra ise eski vaka sayıları ile aynı düzeyde diyebiliriz.
Uyuşturucu ticareti suçlarına gelince, tabi ki de böyle vakalar var. Ama müthiş bir artış olduğunu söyleyemeyiz. Henüz göreve gelmemizin üzerinde 3 ay gibi kısa bir süre geçti. Kamu düzenini bozan suçlar olduğu için uyuşturucu ticareti suçlarına karşı hassasiyetimiz daha fazla. Elazığ’ın yaşanılabilir bir kent olduğunu düşünüyorum. Nüfusa oranladığımız zaman suç oranı çok yüksek bir il değil.
Göreve geldiğimizde savcılara iş bölümü yapıyoruz. Hangi savcının hangi bölüme bakacağına dair bir görev bölümü yapıyoruz. Ben göreve gelmeden önce uyuşturucu madde ticareti suçları UYAP tarafından hangi savcıya gönderilirse, dosya ile o savcımız ilgileniyormuş. Fakat soruşturma daha etkin ve tek elden yürütülmesi adına, ihtisaslaşma adına, takibatı daha iyi yapılsın diye müstakil bir savcı görevlendirdik. Kısacası Elazığ’da işlenen uyuşturucu madde ticareti suçları ile sadece o savcımız ilgileniyor.
Terör ve örgütlü suçlar büromuz zaten mevcut, uzlaştırma büromuz mevcut. Bunların hepsi müstakil olarak ilgileniyorlar. Seri muhakeme büromuz mevcut, çocuk suçları büromuz var, aile içi, şiddet büromuz mevcut. Yoğun da bir büro... Hassasiyetin daha fazla olması bakımından aile içi şiddet büromuzda bir kadın Cumhuriyet Savcısı tercih ettik. Yine uyuşturucu madde kullanma suçları büromuz mevcut.
Elazığ bir deprem geçirdi. Arkasından da pandemi süreci yaşıyoruz. Haliyle ekonomik anlamda insanlar bir darboğazdan geçiyor. Bu ekonomik sıkıntı suç oranlarında artışa neden oldu mu?
Elazığ’da son iki yılda yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı suç oranlarının arttığına dair kanaat oluşmadı. Zaten elimizde böyle bir veri yok. Bizler verilere dayalı konuşmak durumundayız. Genel olarak toplamda soruşturma sayıları birbirine çok yakın. Az önce de belirttiğim üzere 2020 öncesinde nasıldıysa sonrasında da sayılar birbirine yakın.
Suç oranlarında gözle görülür bir atış yaşanmadığını ifade ettiniz. Peki, bu durum cezaevlerine nasıl yansıdı? İlimizdeki cezaevlerinde doluluk oranları ne durumda?
Bizim bilindiği üzere kampüs cezaevimiz var. Orada iki tane yüksek güvenlikli ceza infaz kurumumuz bulunuyor. 1 tane T Tipi, bir tane E Tipi, bir de kadın kapalı cezaevimiz var. Bunların dışında açık cezaevimiz ve çocuk eğitim evimiz var. Bir de Sivrice ilçesinde kadın açık ceza infaz kurumumuz bulunuyor. Sivrice’deki şu anda açık cezaevi olduğu için orada hükümlü sayısı sıfır yani orada hiç hükümlü yok. Yine çocuk eğitim evinde de hiç hükümlü yok. Kayden mevcut ama covid iznindeler. Ekim ayının sonuna kadar bakanlığımızın kararı ile açık ceza infaz kurumundaki hükümlüler covid iznindeler. Bakanlık bu tarihi uzatmazsa şayet ekim ayının sonuna kadar izinde olacaklar.
Sivrice’deki Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu, erkek açık ceza infaz kurumuna dönüştürülmesine karar verildi. Kapalı kampüsteki hali hazırda kadın kapalı ceza infaz kurumu ise R Tipi yani Türkiye’de 2-3 tane olan engelli hükümlülerin barınacağı bir ceza infaz kurumuna bakanlığımız dönüştürdü. Bu kapsamda çalışmalar devam ediyor.
Bugün itibarı ile (28 Eylül 2021) Kampüs Açık Cezaevinde covid izninde olanlar hariç 82 hükümlü var, kadın kapalı cezaevimizde tutuklu 111 hükümlümüz var. 1 No’lu yüksek güvenlikli ceza infaz kurumumuzda 362 mevcudumuz var. Sivrice’deki cezaevimizde az önce belirttiğim gibi hükümlü yok, hepsi covid izninde. Elazığ 1 no’lu yüksek güvenlikli de 339 hükümlümüz var. Çocuk eğitim evinde hükümlümüz yok. T Tipi yani mevcut bakımından en yoğun cezaevimizde 950 hükümlümüz var. E Tipinde ise 594 hükümlümüz var.
Bizim bir de Tutuklu Hükümlü Adli Psikiyatri Servisimiz var. Bu da Türkiye’de tek, sadece Elazığ’da var. Türkiye’deki tüm illerde akıl hastalıkları olan, bu kapsamda olan hükümlüler buraya sevk ediliyor. Fethi Sekin Şehir Hastanesinde bulunan Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi (YGAP) ve Tutuklu Hükümlü Adli Psikiyatri Hastanesi (THAP) kapsamındaki hastalara hizmet verilmekte. Kayden E Tipi cezaevinin sorumluluğuna giriyor. Şu anda Fethi Sekin Şehir Hastanesinde adli psikiyatri merkezinde 40 civarında bir hükümlümüz var.
Pandemi sürecinde ertelenen duruşmalar nedeniyle şu anda adliyede bir yoğunluk yaşanıyor mu?
Adliyede Salı ve Perşembe günleri mahkeme günü olduğu için belki bugün yoğunluk gözlemlemiş olabilirisiniz. Pandemiden kaynaklı yoğunluk şu anda çok azalmış durumda. Genel olarak bir yoğunluğumuz yok. FETÖ dosyaları anlamında da sayılar bayağı makul rakamlara geldi. Savcılık yönünden de sayılar bayağı inmiş durumda.
Ülkemizde Hukuk fakültelerinin fazla olduğu ifade ediliyor. Bu kadar çok hukuk fakültesine ihtiyaç var mı? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Şahsi fikrim olarak şunu söyleyebilirim ki; Türkiye’de hukuk fakültelerinin sayısının fazla olduğu kanaatindeyim. Yani ihtiyaçtan fazla hukuk fakültesi açılmakta ve hukuk fakültelerinin bir kısmının akademisyen kadrosunun da, bizim okuduğumuz dönemlerle kıyaslandığımızda yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kişisel olarak her üniversiteye hukuk fakültesi açılmaması gerektiği görüşündeyim. Fakat devlet bunun önlemini bir kanunla bir nebze de olsa aldı. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ve 24 Ekim 2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 7188 Sayılı Kanun Hükümleri ile hayata geçen 2019 Yargı Reformu'nun ilk paketinde, Bakanlıkça hukuk mesleği olarak tanımlanan mesleklere giriş koşulları hakkında birçok yenilik yer aldı. Bu yeniliklerden tabi ki en dikkat çekenlerinden bir tanesi Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı oldu. Bu kanunla hukuk mesleklerine giriş sınavı şartı getirildi. Bu kanunu bir yargı mensubu olarak destekliyoruz. Hukuk fakültesini her bitiren zaten hâkim savcı olamıyordu. Ama şu anda artık avukat veya noter de olamayacak. Tıp Fakültesinden mezun olanların TUS gibi düşünün. Hukuk mesleğini daha iyi duruma getirmek amaçlı. Kalitenin daha artması için yapılan bir uygulama. Hukuk fakültesinden mezun sayısı fazla mı, evet fazla. Bu durum da bir sıkıntı olarak ortada gözüküyor bence…
İnsanların yargıya güveni olmadığı hep dile getiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben insanların yargıya güveni olmadığını düşünmüyorum açıkçası. Genel olarak yargıya bir güven var. Biz de vatandaşların yargıya olan güveninin en üst seviyelere çıkması adına elimizden gelen hassasiyeti gösteriyoruz. Ben vatandaşın yargıya güvenmediğini düşünmüyorum. Daha iyi seviyede olabilmesi için çaba gösteriyoruz. Zaten bu da bizim mesleki olarak da etik olarak da görevimiz. Ama yargıya güvenin olmadığını düşünmüyorum. Yargıya insanlarımız güveniyor. Yargıya güven yok demek, yargıya haksızlık olur. Özellikle şunu hassasiyetle söylemek isterim ki, genel olarak başka kurumlardan memnuniyetle yargıya memnuniyeti ayırmamız lazım. Yargıda memnuniyeti farklı kapsamda değerlendirmek lazım... Çünkü yargı ne kadar iyi karar verirse versin, ne kadar adil karar verirse versin yargıyla ilgili davalarımızda, dosyalarımızda her zaman asgari iki taraf olduğu için mutlaka bir taraf kendi aleyhine karar verildiği zaman o karar doğru bile olsa, o karardan memnun kalınmıyor. Bu işin doğasında var. Diyelim ki davacı, davayı açtı ve davacı davayı kazandığı zaman davalı memnun kalmayacaktır. Mesela bir ceza davası açıldı. Sanık suçu işlemiş, diyelim ki hâkim de 5 yıl ceza verdi. O zaman mağdur taraf sanığın az ceza almasından baisle memnun olmayabiliyor; sanık tarafı ve ailesi ise cezayı fazla bulduğu için memnun kalmayabiliyor. Kamuoyu araştırmaları vs yapılırken yargının bu özel durumunun dikkate alınmadığını düşünüyorum. Bazen bu iki taraf değil daha fazla taraf arasında da olabiliyor. Dolayısıyla yargıya olan güvenin oranları belirlenirken bu hususlar da göz ardı edilmemeli. Yargıya güven yok söylemlerininim nedeni biraz da bu. Bence vatandaşımız yargıya güveniyor. Bizler de bu güvenin üst seviyelere çıkması için çalışıyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Şahsınızda Fırat gazetesine teşekkürlerimi, sunuyorum. Elazığ’ın her zaman iyi olaylarla gündeme gelmesini temenni ediyorum.