Fikir Günlüğü
Nobel ödüllü ekonomist Milton Friedman enflasyonun nedenleri arasında piyasada gereğinden fazla para olmasını da saymıştı. Daha önceki iktisatçıların üzerinde durmadığı, hatta ihmal ettiği "para"nın ekonomiye nasıl yön verdiğini açıkladığı ekonomik model Moneterizm olarak biliniyor.
Friedman öncesi dönemde enflasyonun talep fazlalığından oluştuğu keşfedilmişti. Mal ve hizmet satın almak isteyenlerin çok olmasına karşın yeterince mal ve hizmet arz edilememesi yüzünden enflasyon oluştuğu anlaşılmıştı.
Friedman piyasada bol olan paranın mal ve hizmetlere olan talebi artırabildiğini ve dolayısıyla enflasyonu azdırdığını buldu.
Sayın Cumhurbaşkanının ekonomik gerçeklere uymadığı için afili "heterodoks" söylemiyle bilimsel bir kisve kazandırılmaya çalışılan "nas" söylemi doğuştan ölüydü.
Köşeli tekerlek yuvarlak tekerlekten daha iyi gider, iddiası gibi gerçeklere aykırıydı.
Olmaz, dendi; deneyelim görelim, dediler.
Böyle şeylerin denemesi olmaz, bütün millet zarar görür.
Ateşin yaktığını can yakarak mı anlamak lazım?
Sayın Erdoğan'ın, "faiz sebep enflasyon sonuç" yanlışta ısrarıyla, ekonomistlerin karşı çıkmasına karşın, bu bilim dışı söylem iktidar baskısıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın faizi Mayıs ayında %8,5'a indirmesine yol açtı.
Ne Klasik ne Neoklasik ne Moneterist hiçbir ekonomik modele uymuyordu.
Bilim dışıydı, iktisat bilimine aykırıydı.
Devletin, yani "Kamu"nun ülke ekonomisini düzenlerken kullandığı iktisadi araçların hiçbirinde ne nas, ne faiz sebep enflasyon sonuç, sloganına küçük bir atıf bile yoktu.
Kamu Makroekonomik göstergelere maliye politikası ve para politikasıyla müdahale ediyor. Enflasyonu, işsizliği, iktisadi büyüme ve kalkınmayı maliye ve para politikasıyla yönlendiriyor, düzenliyor.
Kemal Derviş öyle yapmıştı. Dünya Bankası'ndan gelip işleri yoluna koymuş, dikensiz gül bahçesi teslim edip gitmişti.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın ekonomik gerçeklere aykırı modeli tabii ki devam ettirilemedi. Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek getirildi. Yanlış ekonomik politikada ısrarın faturası önceki Bakan'a kesilmiş oldu. "Yatcaz kalkcaz, ekonomi düzelecek" diyen bakan, emre koşulsuz itaatin bedelini bu şekilde ödedi. Tıpkı daha önceki "çokomelli" Bakanımız gibi, koltuğundan oldu.
Yeni Bakan Şimşek, bakanlıktaki devir-teslim töreninde "rasyonel politikalar" konusuna değindi.
Artık rasyonel, yani doğru, yani bilime uygun iktisadi politikalar uygulanacaktı, bundan böyle.
Sayın Şimşek de böylece "Nas" ve "Faiz Sebep Enflasyon Sonuç", sloganlarının içi boş ve gerçeklerle ilgisiz olduğunu "artık rasyoneliz" diyerek ortaya koymuş oldu. Zımnen, önceden rasyonel değildik dedi.
Ne var ki Dolar kuru rekor üstüne rekor kırmış, enflasyon çoktan tarihi zirvelere tırmanmıştı. Üretici ve satıcılar mallarına zam yapmış, pahalılığın etkisini topluma yansıtarak kendilerini bir ölçüde korumaya alabilmişken, sabit ücretlileri enflasyon silindir gibi ezip geçmişti. Spekülatif mali yollara sapan sermaye sahipleri başta kur korumalı mevduat sistemi olmak üzere, servetlerini artırmıştı.
Kısacası nas, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmıştı.
Küresel olumsuzlukları elbette ki göz ardı etmemek gerek.
Ama Dünyanın önde gelen Merkez Bankaları enflasyon karşısında faiz oranlarını hızla artırdılar. Üstelik hiçbirinde bizdeki kadar yüksek enflasyon rakamları olmadığı halde.
Faiz oranlarındaki artışın etkili olması için piyasaya para arzının da kısılması gerekiyor. Bilim böyle diyor.
Yapıldı mı?
El cevap hayır.
Peki yetkililer dolaşımdaki para miktarının fazlalaştığını kabul ediyor mu?
Buna da cevap Hayır.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine göre 2019 yılında ekonominin damarlarında dolaşan bütün para 145 milyar TL. Sadece bir yıl sonra 175 milyar TL'ye çıkmış. 2021 yılında ise 221 milyar TL olmuş.
Enflasyon azdıkça Hükümet piyasaya para pompalıyor. Piyasada para arttıkça dönüp enflasyonu daha da azdırıyor.
Halbuki makul olan ekonomi ne kadar büyüdüyse ona uygun miktarda para basmak.
Hükümet piyasaya para pompalamasaydı maaş ve ücretleri zor ödeyecek, yandaş müteahhitlere cukka veremeyecek, yatırımlar duracak, teşvik ve krediler kalkacaktı
Velhasıl seçimler suya düşecekti.
İktidarın yanlışta ısrarı devam ediyor. Bir yanlıştan çıkıp başka bir yanlışa gark oluyorlar. Yanlışlarını kabul etmiyor, hatalarını itiraf edemiyorlar.
Friedman'a meydan okurcasına enflasyonu azdıracak para arzı devam etmiş. 2022 yılında piyasadaki para miktarı 313 milyar TL olmuş. İçinde bulunduğumuz 2023 yılı itibarıyla da %30 oranında artışla piyasaya para pompalama devam ediyor.
Sonumuz hayır olsun.
Umalım yanlışta ısrar son bulsun.