“Söyleyecek ne kadar güzel,

Sözlerim vardı insanlara.

Bana hiçbirini

Söyletmediler…”

Nazım Hikmet RAN

Yıllarca ötekileştirip, fikirlerini dahi bir kez merak etmediğimiz nice yazar, şair, düşünür, romancı, entelektüel kişilikleri ön yargılarımız kırılıp insanca düşünmeye başladığımızda araştırmaya ve anlamaya çalışmamız, Nazım Hikmet RAN üstadın yukarıdaki cümlelerinde vücut bulmaktadır.

Biz; her şeye rağmen güzel insanların farklı kimliklerle oluşturduğu güzel bir milletiz…

Kaçakları söz konusu etmeden tarih yazan,

Namuslu silah namlusunu düşmana, namussuz tabir ettiği namluyu ise firari ve kaçaklara çeviren…

Aman diyene el kaldırmayan,

Haksıza biat etmeyen, haksızlığa baş eğmeyen…

“Hakka yürümek zamanıdır” diyen şeyhülislama “Haktan uzak olduğumuzu mu sanırsın?” diyerek yakasına yapışan Yavuz Selim Han ve ölüm döşeğinde “VE ALEYKUMSELAM” diyerek ölüm meleğini karşılayan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gibi liderleri olan…

Dört mevsimin doyumsuz güzelliklerini gönlünce yaşayabilen…

Kitab-ı Ekmel’e koşulsuz inanan ve bu nedenle de Allah ile aldatılan…

Evlatları kindar olmaya zorlanan, taraf olmayan bertaraf olur denilerek ikiye bölünen…

Sakallı hüsnülerin asla susturulamadığı…

Yol arkadaşlarının her uğranılan istasyonda birer birer indirildiği…

Kumpaslarla vatanseverlerinin etkisizleştirilip, liyakatsiz kişilerin yetkilendirildiği.

Eğitim sisteminin bilinçli bir şekilde sekteye uğratılarak, çalınan sorularla yandaşlara haksız eğitim imkânlarının sağlandığı…

Milli üretim sanayii sektörlerinin özelleştirme adı altında yandaşlara düşük fiyatlarla pas, karşı çıkanların ise bypass edildiği.

Her sıkıştıklarında darbe çığırtkanlığı yaparak, belli dönemlerde TSK personeli terfilerini etkileyerek vatansever subayların emekli, kripto pdy personeline kadro açılma çabalarını.

Fetö mücadelesi adı altında vahim hatalar yapıldığı ve yapılmaya devam edildiği ve de en çok bağıranların kripto fetöcüler oldukları (tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi) …

İktidar yanlılarının muhaliflere, muhaliflerin ise iktidar yanlılara tahammülünün kalmadığı…

Her türlü baskı ve tehdidi kendilerinde hak görenlerin, tüm yetkili devlet kurumlarını hukuksuzca kullanmakta bir beis görmediği…

Tüm bu olumsuzluklara rağmen;

Bir toplum ki düşünün: yok olmaya yüz tutmuş bir imparatorluktan yeni bir devlet oluşturan şahsiyetleri ANLAMAK İÇİN gayret göstermesin ve onlara hak ettikleri değeri vermesin.

(Çoğunluğu tenzih ederim) kişilik ve akli melekeleri tam olarak gelişmemiş bazı kişi veya grupların çirkin ve akıl almaz iftiralarına maruz kalsın…

Halk arasında güzel bir söz vardır “UYUZ İTİN DENİZE İŞEMESİYLE, DENİZ KİRLENMEZ”

Ama uyuzun da tedavi edilmesi gerekir ki başkalarına da bulaşmasın.

KISA SÖZÜN ÖZÜ;

Bu mümtaz şahsiyetler Osmanlı’nın mümtaz subayları ve eğitimli kişileri olduğu,

Balkan bozgunu sonrası muharebe meydanlarından kaçanlara asla müsamaha gösterilmeyeceği kararında olan,

Kazanılan zaferlerin kahramanca mücadelelerinde ALLAH’IN YARDIMINDAN İNANARAK BAHSEDENLERİN TAKİYYE YAPMADIKLARI…

İşgal altındaki bölgelerde bugün bile başarılması zor olan haberleşme ağını kurabilmeleri,

Büyük çoğunluğun saray ve hilafet makamıyla maddi ve manevi bağlarının bulunmasına rağmen, vatanın düşman işgalinden kurtarılması konusunda mücadele kararlılığında olmaları…

Kısacası göğüslerinde iman ve sonsuz vatan sevgisi taşımaları…

Tüm bu olumsuzluklara rağmen haininden daha çok vatanseverinin olduğu,

GÜZEL İNSANLARIN YAŞADIĞI GÜZEL ÜLKEM!

BAYRAĞINA SELAM.

Toroslarda dumanı tüten tek çadır, hayatta son fert kalıncaya kadar.

HÜR KALACAĞINA İNANCIM TAMDIR.