Mitoloji, kadim milletlerin tarihsel oluşumunda başat bir rol oynar. Tarihin en köklü milletlerinden olan Türk milletinin de mitolojik zenginliği yadsınamaz.
Türklerin ana vatanı Orta Asya’dır. Orta Asya coğrafyası; Türklerin tarihini, kültürünü, inanç sistemini ve aile hayatını derinden etkilemiştir. Destan Dönemi’nde teşekkül eden mitler, coğrafyadan azade değildir.
Mitler, yoğun olarak destan metinlerinde yer alır. Türk edebiyatı destan bakımından son derece zengin bir edebiyattır. Meşhur sözdür: “Türkler destan yapmaktan destan yazmaya vakit bulamamışlardır.” Yüzyıllar öncesinden günümüze kadar bu metinlerden birçok ritüel ulaşmıştır. Türkologların en çok araştırma yaptığı konulardan biri de bu konudur, heyhat ki Türkologların mühim bir kısmı yabancıdır. Ecnebilerin Türk tarihine ve mitolojisine bu kadar yakından ilgi duymalarının asıl sebeplerini göz ardı etmemeliyiz. Bir milleti tanımanın en tesirli yolu o milletin tarihini bilmektir. Milletlerin tarihine hâkim olduğun zaman o milletle ilgili her türlü menfi senaryo için hazırlıklısın demektir.
Türk mitolojisinde yer alan mitlerden bugüne kadar ulaşan birkaç tanesinden söz edelim. Bir totem olan Bozkurt, muhtelif destanlarda boy göstermektedir: Oğuz Kağan Destanı’nda, Oğuz Kağan’a ve ordularına yol gösterir; Bozkurt Destanı’nda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, dişi bir kurttan (Asena) türerler; Türeyiş Destanı’nda, Gökbörü (Mavi Kurt) şeklinde görülen Gök Tanrı’nın Türk Hakanı’nın iki kızıyla evlenmesi anlatılır.
Ergenekon Destanı’nda “demir” mitini görüyoruz. Türkler Ergenekon Vadisi’nde dört yüzyıl kalmışlar. Türkler, Börteçine önderliğinde Ergenekon Vadisi’nden çıkmak için ateş yakıp, demir dağları eriterek Ergenekon’dan çıkarlar. Bu tarih günümüzde 21 Mart’a tekabül eder ki “Nevruz” yani Bahar Bayramı’nın adıdır.
“Işık” mitine Oğuz Kağan Destanı’nda rastlıyoruz. Oğuz Kağan’ın birinci eşi bir ışıktan çıkmıştır. Işıktan çıkan kızla evlenen Oğuz Kağan’ın üç oğlu olur: Gün, Ay, Yıldız. (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Ağaç mitine de Türk mitolojisinde sıkça rastlıyoruz. Oğuz Kağan ağaç kovuğunda gördüğü kızla evlenir, üç oğlu olur: Gök, Dağ, Deniz (Gök Han, Dağ Han, Deniz Han)
Altay Türkleri arasında “Hayat Ağacı” efsanesi vardır. Bu efsane, dünyaca ünlü sinema filmi “Avatar”ın esin kaynağı olmuştur.
Türk mimari kültüründe, evlerin ve bahçelerin önüne küçük havuz yapma geleneği vardır. Hatta bu durum camilerin içinde küçük şadırvanlar şeklinde de tezahür etmektedir. Bu kültürün kökeninde de “Şu Destanı” vardır. Saka Hakanı Şu’nun gümüşten bir havuzu olduğu biliyoruz. Bu havuz seyyar bir havuzdu, her yere taşınabiliyordu. Şu, bu havuzu savaş meydanlarına bile yanında götürmüştür. “Şu” aynı zamanda büyük bir kahramandır. Tarihin en büyük imparatorlarından biri olan Büyük İskender’le savaşmıştır.
Türk mitolojisi içinde günümüz için en ibretlik hikâyeyi Göç Destanı’nda buluyoruz kanaatimce. Türkler kendileri için kutsal sayılan “Yada” taşını Çinlilere verirler, bunun neticesinde ülkede büyük bir kıtlık baş göstermiştir, öyle ki dağ, taş, kuşlar: “Göç, göç!” diye bağırmıştır. “Yada” taşı kutsal bir taştır ve Gök Tanrı tarafından Türklere verilmiştir, Türkler, bu taşla yağmur ve kar yağdırılabiliyordu. Bu zaviyeden olaya baktığımızda bugün dahi kendi değerlerine sahip çıkmayan milletlerin hazin sonunu düşündüğümüzde “Yada” taşının taşıdığı alegorik anlamın önemi bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Öz kültürüne ait değerlere sahip çıkmadığında, milletin kutsal değerlerini hiçe saydığında, millete ait zenginlikleri dış mihraklarla paylaştığında meşum olaylar silsilesi asla peşini bırakmayacaktır.
“Kayra”, Yaratılış destanındaki tanrının adıdır; “Umay”; kadınları ve kız çocuklarının koruyan tanrıçanın adıdır, doğurganlık ve bereketi simgeler.
Tepegöz adlı mitolojik yaratık da Türk edebiyatının en önemli eserlerinden olan Dede Korkut Hikâyeleri’nde karşımıza çıkıyor. “Basat” adlı kahraman tarafından alt edilmiştir. Tepegöz “Salahana” kayalığında yaşar. “Salahana” kelimesi bugün dahi Anadolu ağızlarında kullanılan bir kelimedir. Salahana: başıboş, serseri, avare anlamlarına gelmektedir. Tepegöz Aynı zamanda Yunanlıların ünlü destanı “Odysseus” destanında da yer almaktadır. Bu durumda Türk mitolojisin zenginliğinin bir emaresidir.
Günümüz toplumlarında, bir arada yaşama kültürünü oluşturmaya çalışan nice devasa topluluklar dağılma sürecine girmiştir. Çünkü milletleri oluşturan değerler manzumesi birbirinden çok farklıdır. Kültürel gelişmenin en önemli amili mitolojidir. Türk mitolojisi ve onun günümüze yansımaları devam etmektedir. Ancak mitolojik unsurlar daha derinlemesine incelenmelidir, başta edebiyat dünyamız olmak üzere diğer sanat dallarında faaliyet gösteren münevverlerimiz bu ulvi görevi deruhte etmeliler. Sağlam nesiller yetiştirmek için umdemiz: “Kökü mazide olan atiler” yetiştirmektir. Aksi takdirde dünyada yeterince güçlü ve söz sahibi olan bir millet olma yolunda yeterince mesafe alamayız.