Mağusa Limanı

“Uyan Alim uyan, uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına, dayanmaz oldun…”

Mağusa Limanı Kıbrıs’ın önemli limanlarındandır. 1943 yılında daha ikiye ayrılmamış olan Kıbrıs, İngiliz sömürgesi altındadır. Öyle ki İngiliz askerlerinin sokaklarda ve mekânlarda hüküm sürdüğü bir Kıbrıs. Kıbrısta da teninin esmer oluşuyla ünlü Arap lakaplı bir Ali yaşar. Ali ki yiğitliği ve adaletli oluşuyla nam salmıştır. Limanda hamal olarak çalışan Arap Ali, haksızın yanında yer alır, kimseye hesap vermez, kendi işini kendisi çözen yiğit bir insandır. Bir gün yine iş çıkışı liman yakınlarındaki meyhaneye gider. İngiliz birliğine ait yedi Hintli askerin gülerek saygısızca tavırlarına denk gelir. Ali’nin sert tavrı üzerine Hintli askerler Ali’ye sataşır. Fakat durum hiç bekledikleri gibi olmaz. Yedisiyle baş eden Ali’nin bu cesur hareketi tüm Mağusa’nın diline dolanır. Bu durumu hazmedemeyen Hintli askerler aynı meyhanede Ali’yi süngüleriyle pusu kurup beklemeye başlarlar. Arap Ali meyhaneye geldiğinde süngüleriyle kendisini karşılayan Hintli askerlerle baş edemez. Birçok süngü darbesiyle devirdikleri Arap Ali’yi ibret olsun diye çalıştığı Mağusa Limanı’na bırakırlar. Ali’nin ölmeden önce son söyledikleri ve eşinin limanda yaktığı ağıt dilden dile dolaşarak bugünlere kadar gelir. İşte o çok severek dinlediğimiz Mağusa Limanı şarkısının hikâyesi böyledir.

“İskeleden çıktım yan basa basa Mağusa’ya vardım kan kusa kusa. Mağusa limanı limandır liman, beni öldürenlerde yoktur din iman...”