Kuşlar ve aslanlar

2016 yılında Türkiye'de yayın hayatına başlayan Netflix adlı dijital platform, izleme alışkanlıklarımızı değiştirdi. Eskiden haftalarca beklediğimiz bir dizinin yeni bölümün heyecanı Netflix ile kayboldu. Netflix çağımızın tüketim toplumuna, anında tüketeceği içerikler sunmaya başladı. Yayınlanan diziler artık bölüm bölüm değil sezon sezon yayınlanmaya başladı. Netflix'in bu politikası da sinema ve televizyon dünyasında izleme kültüründe bir takım değişimlere neden oldu. Tüketime aç olan toplum artık her alanda hızlıca tüketeceği içerikler bekliyor.

Konuyu şuraya getirmek istiyorum.

Türkiye'de yayın hayatına başladıktan sonra Netflix yerli içerikler üretmeye başladı. Türkiye'nin toplumsal sorunlarına ve sosyolojik yapısına yönelik içerikler üreten Netflix'in Bir Başkadır adlı yapıtı pandemi döneminde en çok konuşulan içerik oldu. Ayrıca yine Türkiye'de 6-7 Eylül olaylarının anlatıldığı Kulüp dizisi yine bir Türkiye gerçeği olarak karşımıza çıktı.

Netflix'in son yapımı olan Kuş Uçuşu adlı içeriği ise bizim dikkatimizi biraz daha fazla çekti.

Medya sektörünü ele alan dizi açıkçası beklediğimiz heyecana değmedi diyebiliriz. Anlatılan hikâye hızlı tüketime uygun olarak hızlıca hazırlanmış bu nedenle de içerisinde birçok hatayı ve çarpıklığı barındırıyor.

Senaryo, çekim ve oyunculukları bir kenara bırakacak olursak, anlatılan hikâye bize hiç yabancı gelmedi. Spoiller vermemek adına hikâyeyi şöyle özetleyelim; Gazeteciliği işin mutfağından sokaklardan, sahadan başlayan, işinin tüm mesleği etiklerini ön planda tutan bir haber sunucusu ve onun yerine geçmeye çalışan sosyal medyanın kurdu olmuş stajyer öğrencinin arasında geçen yer kapmaca anlatılıyor.

Her ne kadar yerel olsak da medyanın içerisindeki o liyakatsizliği, o hırslarını kurban olan liyakatsiz insanları dizinin tabiri ile kuşları gördükçe içinde bulunduğumuz sektör şöyle bir gözlerimizin önünden geçti.

Acı ama ne yazık ki bu ülkede tırnakları ile kazıyıp bir yerlere gelen insanların karşısına her zaman böyle liyakatten uzak, kariyer adımlarını kinle, nefretle ve entrikalarla çıkmaya çalışan insanlar çıkacaktır.

Acı ama ne yazık ki Türkiye'de bu durum sadece içinde bulunduğumuz medyada yer almıyor. Son dönemlerde siyasetten bürokrasiye, futboldan sanata ve aklımıza gelebilecek her alanda karşımıza liyakatsiz, meslektaşlarını aklında ve ruhunda bulunmayan bilgi ile değil de yalan, iftara ve alçakça oyunlar oynayan kuşlar çıkacak.

Bu insanlar karşınıza çıktıkça siz Muhammed İkbal’ın şu sözü ile hayatınıza devam edin; “Aynı gökyüzünde uçarlar lakin kartalın dünyası başka karganın dünyası başkadır.”