Son yıllarda genç gruplar arasında şiddet olaylarının arttığına şahit oluyoruz. Okullarda, sokaklarda ve dijital platformlarda ortaya çıkan bu artış, toplumda büyük bir endişe kaynağı oluşturdu.
Artık güzel ülkemin geleceği emanet dediğimiz gençlerimizin yaralama ve ölümle sonuçlanan kimlik bilgileri ve fotoğrafları her ilimizin haber sitelerinde mevcut. Gençlerimiz için elbirliği ile mücadeleye başlanması önemli.
Gençler arasında maddiyata dayanan çeşitli alışverişlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olabilir.
Dijital dünya diyoruz; Sosyal medya üzerinden yapılan siber zorbalık, insanların arasındaki çatışmaları daha da artırabilir. İnternet ve sosyal medya, gençlerin duygusal sağlığı ve umutlarının hunharca sömürüldüğü ve farklı arayışlara yönlendirildiği farkında olmadan kendileri olmaktan vazgeçtikleri yapay mutluluk ve ilişkilere kapıları açması.
Aile içi sorunlar, mutsuz geçen çocukluk yılları sevgisizlik en büyük sebeplerden biri… Çocukluk yıllarında yaşanmayan sevgi anne veya baba ile kurulmayan duygusal temas ilerleyen yaşlarda karşılaşılan sorunlarda maalesef bencilliği, yalnızlığı, bağımlılıkları ve şiddet ile çözüm arayışına yönlendirmekte. Aile içi şiddet veya aile içi sorunlar, gençlerin şiddet davranışlarını göstermesinde etken olabilmekte.
Aile içi iletişim eksikliği kimi zaman ise ailenin iletişim kurmak istemesine cevap vermemesi gençlerin kendileri ile kalma isteğini artıran duyguyu bağımlılıkla gidermesinin daha iyi olacağını bununla kazanç elde eden madde tüccarlarının korkusuz ve rahatlıkla gençlerimize ulaşarak onları ölüme götüren, kirli kazancın içinde bataklığa çekmeleri tehlikeleri artırmakta.
Ekonomik zorluklar; ailelerin gençlerini desteklemekte zorlanmalarına neden olabiliyor ve eğitim almaları gereken yaşlarda onları gayri ahlaki kazanç sağlayan insanlarla tecrübesiz oldukları yaşlarda tanışmalarına ve sorumluluklarının kirlenmiş olan dünyada ayakta kalma mücadelesi ve mecburi ihtiyaçlarını karşılamak için olumsuz koşullarda çalışmalarına ve kendi yaşıtları arasında ekonomik uçurumlar, rekabet ve stresi artırmakta.
Medya; televizyon, film ve video oyunları gibi medya unsurları, şiddet içeren sahneleri normalleştirerek gençlerin şiddete daha yatkın olmalarına katkıda bulunmakta hep deriz ya nerde aile birlikteliğini, varlığı da yokluğu da sevgi ile merhamet ile aktaran filmler ve diziler…
Kültürel sebepler bu ise başlı başına her birimizin el birliği ile sömürdüğü ve gençlere anılarımız arasında anlattığımız bizim ise büyüklerimiz ile yaşayarak bildiğimiz ve toplum olarak bizi biz yapan değerlerden nasıl da kolay vazgeçtiğimizin acı tablosu ile karşı karşıyayız.
İnanmanın güzelliğini, bizi yaratanın sonsuz sevgisini, Allah’ın kulları için nasıl güzel bir dünya düzeni kurduğunu bilimle de ilimle de onun kullarına karşılıksız verdiği maddi ve manevi güzellikleri yaşatarak anlatamadık ki bu boşluğu dolduran kararmış kalplerin yolunu açabildik.
Gençlerimizi asla suçlama lüksümüz olmadığını kabullenenlerdenim.
Tarihimizi ve coğrafyamızı anlatmakta eksik kaldığımızın göstergesi Milli Mücadele Şuurunu ve bilincini doğru yöntemlerle uzmanların aktarması gerekiyor aksi halde bu boşluğu dolduranlar bunu kullanarak duyguları şiddet ile birleştiren yapımlara fırsat verilmekte.
Türk genci demek dünyanın neresinde olursa olsun o muhteşem kimliği ile farklı olan; zekâsı, inancı, kültürü, çalışkanlığı, merhameti, mazlumları koruyan, bayrağı ve vatanı için ölümü göze alandır. Uyuşturucu tacirleri için, maddi kazançlar için kimliğinden vazgeçen değildir bir yerde yanlış giden bir şeyler var ve bunun sebebi ise onlar değil bizleriz.
Hepimiz kültürümüzü yok etmeye çalışanlara farkında olmadan yıllardır yardımcı olduk ve özel günlerimiz, manevi değerlerimiz, batıl inanç denen birçok kurallarımızdan uzaklaştıkça sevgi ile gelen saygının yerini korkutmalara bırakarak elimizden kayıp giden gençlerimizin yüreğine dokunması gereken müziklerin yerini küfürlü şiddet barındıran top on listelerine teslim ettik.
Şiddetle beslenen şarkı sözleri onların birbirine olan sevgisini değil öfkesini artırmakta.
Gençler arasındaki şiddet artışını azaltmak için atılacak adımlar için ben elbette yol gösterici olacak donanımdayım diye büyük iddiada bulunamam sadece gözlemlediğim, okuduğum ve izlediklerim kadarıyla;
Eğitim; Okullarda ve toplumsal alanlarımızda ki kayıplar arttı. Gençlere, çatışma çözümü, duygudaşlık ve iletişim öğretilmelidir. Dijital Okur-Yazarlık Eğitimi; Gençlere, internet üzerinden nasıl ayağa kalkacakları ve siber zorbalığa karşı nasıl korunacakları öğretilmelidir.
Okullarda bir an önce zorunlu iletişim dersleri olmalı.
Aile Desteği; Aileler, çocuklara duygusal destek sağlamalı ve açık iletişim kurmalıdır. Aile içi sorunlarda gençlere ulaşılamıyorsa profesyonel yardım alınarak çözülmelidir.
Medyayı İzleme Alışkanlıkları; Aileler, kısıtlanmış ne tür medya içeriği tükettiğini gözlemlemeli ve şiddet içeren içeriklere erişim sınırlaması için devlet destekli hareket edilmeli.
Toplum Destekleri; Gençler için erişilebilir ve güvenli alanlar, spor ve sanat faaliyetleri gibi toplumsal destekler sunulmalıdır. Bu, gençlerin olumlu etkinliklere katılmalarını ve sunulan fırsatların iyileştirilmesine sahip olmalarını sağlayabilir. Ekonomik etkenler göz ardı edilmemeli spor salonlarına gidebilen yüksek ücretli dersler ile spor ve sanat gençlere sunulmamalı.
Gençler arasındaki şiddet artışı, toplumun dikkatini çeken önemli bir sorundur. Ancak toplumsal olarak birlikte ömrümüzü adadığımız gençlerimizin daha sağlıklı ve güvenli bir geleceğe sahip olmalarına yardımcı olmalıyız.
Şiddeti önleme ve gençleri desteklemek, hepimizin sorumluluğundadır.
İçine düşürülmeye çalışılan çukur ve önümüzü görmemizi engelleyen karanlık perde, hiçte bizim kodlarımıza uymuyor.
Gençliğin önemini bilen, onları bölerek parçalayarak yönetmek isteyen iç ve dış çıkar çevrelerinin ekmeğine yağ sürmemek için her aşamada duyarlı olmak zorundayız.
Türk gençliği kendi arasında etnik ayrımlar yerine, dost ve kardeş olmayı, sürekli barışı ve dayanışmayı sağlamayı, içine sindirmeyi, başka ülke, başka çıkar yol olmadığını bilmeli.
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK