Dünyanın en güzel memleketinin ne acıdır ki öfkeli insanları hepinize kucak dolusu selamlar

13 yaşındaki bir çocuk ben kendimi çok kötü hissediyorum çok öfkeliyim ve de çok ama çok korkuyorum diyerek söze başladı.  Murat abi sana bir soru soracağım ama korkuyorum. Korkmadan istediğin soruyu sorabilirsin. Psikologlar insanları yargılamadan eleştirmeden olduğu gibi kabul ettikleri için istediğin soruyu sorabilirsin. Sesi titreyerek ve ağlamaklı bir şekilde Allah kötü mü? Diye sordu. Ardından gelecek sorudan kaygılanarak yok dedim. Peki Murat abi Allah kötü değilse neden bütün kötülüklerde hep Allah yaptı diyorlar dedi. Yoksa Allah bizi sevmiyor mu? Seviyor dedim sesim titreyerek. Seviyorsa neden depremi Allah yaptı diyorlar? Neden yağmur yağıyor sel gidiyor Allah yaptı diyorlar? Duracak gibi değildi. Beynini kemiren sorular artık benim de beynimi kemirmeye başlamıştı. Sorular gibi gözyaşları da durmuyordu. Bir mendil uzattım. Gözyaşlarını silmeye çalışırken tekrar hıçkırıklara boğuldu. Çok acı çekiyorum Murat abi beni anlıyor musun? Seni anlıyorum güzel çocuk, aslında anlamaya çalışıyorum. O halini görünce ben de ağladım ama benim gözyaşlarım içime akıyordu. Biraz sakinleştirdikten sonra derin bir nefes alarak başladım. Bak güzel çocuk doğrudur depremi Allah yaptı ve O’ndan izinsiz yaprak bile kımıldamaz bu da doğrudur. Allah depremden nasıl korunmamız gerektiği konusunda da bize müthiş bir akıl nasip etmiştir. İçimizden bazıları özellikle Japonlar ve Şili de yaşayan insanlar bu konuda çok ilerlemişler ve çok büyük depremler olmasına rağmen evlerine nerdeyse hiçbir şey olmuyor ve çok az kişi ölüyor.

Depremin olmasını isteyen Allah doğru ama depremden nasıl korunmamız gerektiği ile ilgili akılla insanlığın geliştirdiği bilimi bize veren de Allah. Yani biz bu bilimi kullanmayıp bilerek kötülüğü tercih edince biz mi kötüyüz Allah mı? İnsanlar kötü Murat abi. Nasıl yapabilirler bu kötülüğü abi? Yağmurun yağmasını da Allah istiyor doğrudur ve yağmur yağmasa hepimiz aç kalırız bu da doğrudur. İnsanlar doğaya saygılı olsalar, doğayı sevseler, doğayı katletmeseler belki de bu düzensiz yağmurlar yağmayacak. Hadi yine çok yağdı diyelim bazı şehirlerdeki yöneticiler şehrin yapısına göre yapı denetimlerini yapıp altyapısını dizayn edince isterse çok fazla yağmur yağsın sel olmuyor. Murat abi yine bilim insanlarının ne dediklerine bakmıyorlar onun için değil mi? Aynen öyle çevre mühendislerinin, inşaat mühendislerinin ve şehir plancılarının bilimsel çıkarımlarına bakarlarsa yine yağmur sel felaketine dönüşmeyecek. Murat abi ben deprem olunca inşaat mühendisi olacağım dedim sonra sel oldu çevre mühendisi ya da belediye başkanı olmaya karar verdim. Kafam şimdi netleşti hepsinden vazgeçtim peki ne olmak istiyorsun. Murat abi ben illaki bir meslek yapacağım ama önce İNSAN olacağım. Adaletli olacağım ve bilerek kötülüğü tercih etmeyeceğim.

İyilikle kötülüğün savaşı hep devam edecek. Kimin galip geleceği ile ilgili çeşitli rivayetler var elbette. Hep şu sözleri çok duyduk: “Sonunda iyiler mutlaka kazanır.” “İyiler hep kazanır.” Aslında iyiler hep kazanmıyor bazen iyilik bazen kötülük kazanacak ve bu savaş sonsuza dek sürüp gidecek. Önemli olan biz hangi tarafta olacağız. Bir evi yaparken usullere uygun yapmayarak herhangi bir depremde yıkılacağını bile bile yine de yapmak kötülük değil midir? Kötülüğü tercih etmek değil midir? Kim kötülük yapmak ister ki? “Hiç kimse” dediğinizi duyar gibiyim ancak yapılıyor. Yapıyoruz. Küçük bir yağmurda şehrin altyapı ve benzeri eksikliklerden dolayı betonlaşması kötülük değil midir? Sel çıktığında biz buna felâket diyerek sadece öfkelenecek miyiz? Hangimiz depremde ölen insanlar ve hayvanlar için öfkelenmiyoruz. Bu kesinlikle haksızlık demiyor muyuz?  Tıpkı yukarıdaki çocuk gibi sorular aklımıza gelmiyor mu? Öfke bir duygudur tıpkı diğer duygular gibi kontrol edilmesi gereken bir duygudur. İyilikle kötülüğün savaşında illaki bazen kötüler galip gelince haliyle öfkelenmemiz normaldir. Öfkemizi kontrol ederek iyiliğin galip gelmesi için elimizden geleni yaparsak öfkemizi doğru yöne kanalize etmiş oluruz. Ben size daha açık olayım öfkelenmek istemiyorsak İster bir yaratıcı olduğuna inanalım istersek inanmayalım ama çalmayacağız, bilim insanlarına inanacağız ve bilimin gelişmesi için her şeyi yapacağız, her işi ehline vereceğiz.

Yukarıda ki bahsettiğim çocuk da aslında yabancı değil hepinizin bu çocukla tanışmasını isterim. Çok yakınımızda aslında tanıştırayım o çocuk “içimizdeki çocuk”.  Hazır bahar geliyorken her yerde çiçekler açıyorken içimizdeki çocuğa kulak verelim mi artık. Hepinizi çok seviyorum en çok ta içimdeki çocuğu seviyorum siz de deneyin.