Merhabalar, vatanı çok sevenler ile vatanı daha çok sevenlerin, vatanı en çok sevenlere karşı verdiği mücadelenin son dönemecindeyiz. Oy kullanmaya başladığım yıldan bu yana her seçim öncesinde anlatılan ülkemizin elden gittiği… Biz gariban seçmenlere biçilen rol de dayatılmış aday listelerinde yapacağımız tercihlerle ülkeyi kurtarmak... Hal böyle olunca her birimiz oy kullanan seçmenden ziyade seçim öncesinde birer savaşçı, seçim sonrasında ise birer kahraman gibi hissediyoruz kendimizi. Bu da bir beş yıl yetiyor bize.

Aslında bahsettiğim durum siyasetin ülkemizde ne kadar kolay yapıldığının bir göstergesi. Kim daha iyi kara propaganda yapar ve kitlesini karşı tarafın yapacakları ile korkutursa o kazanır. Laiklik elden gidiyor diye korkutulan kitle yerini kazanımlarımız elden gidecek diye korkan kitleye bırakmış durumda. Kararsız seçmen ise su misali bir orada bir burada…

Siyaset, seçim, kahramanlık, korkular kolay işler. Bugün dünyanın yapması en zor iki işinden bahsedeceğim sizlere. İki yıl kadar önceydi. Haber, Anadolu Ajansı tarafından tüm dünyaya duyuruluyordu. Ağınlı bir vatandaş ilçesinde gezinti yaparken 2000 yıl önce inşa edilmiş bir yolu keşfetmişti. Konuyla ilgili açıklama yapan arkeolog ve sanat tarihi profesörü de bahse konu yolun Roma yolu olduğunu ve “genel anlamda Roma yollarının, orta bölümü yüksek, yanlara doğru kavisli, yani balıksırtı şeklinde yapıldığını biliyoruz. İncelediğimiz yol da aynı şekilde düzenlenmiş.’’ İfadelerini kullanmıştı. Yaklaşık iki bin yıl… Belki de bu yol yapılırken Hz İsa doğmamıştı.

Nevresimi andıran kıyafetleri ve at arabalarıyla bu yoldan geçen Romalıları hayal ederken ayakkabıma dolan sular, 2023 Elazığ gerçeklerine hızlı bir şekilde dönmemi sağladı. Aslında yaptığım büyük bir hata değildi. Sadece arabamı park edip adımımı yola atmıştım. Diğer ayağımda bileklerime kadar suyla dolunca bu yolun yapımında emeği geçen herkesi güzelce andım ve çocuklarımı kucaklayarak kaldırıma bıraktım.

Yollar yapılırken yağışların dikkate alınması, yağışlar nedeniyle biriken suların toplanması ve su havzalarına taşınması sadece Romalılar tarafından bilinen bir durum değil. Hititlilerin, Lidyalıların ya da her şeyi bilen Sümerlilerin bu konuyu bilip bilmediklerine dair bir veri yok bende. Ancak gerek belediyelerde gerekse diğer kurumlarda çalışan inşaat mühendislerinin, teknikerlerinin, formenlerinin, ustalarının hatta ve hatta kafası çalışan düz işçilerinin dahi bunu bildiğinden eminim. Ben de sizinle aynı soruyu soruyorum. Bu kadar bilene rağmen sıradan mevsim yağışlarında neden birçok yolumuz suyla kaplanıyor? Öyle ki yağmur nedeniyle şehir içi yolların kapatıldığına dahi şahit oluyoruz.

Malatya yolunda daha önce var olan ve Elazığ depreminden sonra kapatılan açık kanalların kapatılma nedenini, şehir içindeki yağmur suyu toplamak için teşkil edilmiş mazgalları neden göremediğimizi iyi niyetli olarak merak ediyorum. Çok fazla bilinmeyeni olmayan bu sıradan işlerde neden sınıfta kaldığımızı anlamakta ise zorlanıyorum.

Birkaç hafta önce Urfa’da, bir kaç yıl önce ise Kastamonu’da yaşanan sel felaketleri aslında ilimizde alınması gereken tedbirlere ilişkin önemli ipuçları veriyor. Yıllar önce Hicret Mahallesi’nde, geçen yıl Çatalçeşme’de yaşadığımız su baskınları da Elazığ’ın sel riskini gözler önüne seren yaşanmışlıklar. Beklenen olduktan sonra hüzünlü ses tonumuzla devletimiz selzedelerimizin yanındadır mesajı vermek yerine AFAD Elazığ’dan; yükselen seslere kulak kabartmak gerekir. Üç yıl öncesine göre depreme daha hazır bir şehiriz peki ya sele…

Elazığ Afad tarafından 2021 yılında hazırlanmış İl Afet Risk Azaltma Planında Elazığ’da yaşanması muhtemel sel baskınlarına ilişkin Esentepe Mahallesi, Üniversite Mahallesi, Kültür Mahallesi ile Hicret Mahallesini yüksek ve çok yüksek tehlike içerecek şekilde etkileneceği ifade edilmektedir.

Peki risk sadece bu mu? Değil tabi ki. Doğukent Mahallesi’nde dere ağlarından 500 yıllık taşkın tekerrür debisi gerçekleşmesi halinde Doğukent Mahallesi, Sanayi Mahallesi ve Kızılay Mahallesi’ni ciddi derecede etkileyecektir. Bu tehlike Akçakiraz Belediye sınırlarında da etkili olarak belediyenin birçok mahallesini de etkileyebileceği ifade edilmektedir.

Maraş depreminden sonra Maraşlı bir arkadaşımla konuşurken “büyük depremin olacağını biliyorduk ama beş yüz yılda bir olan bizi mi bulacak diye düşünüyorduk. Fakat oldu ve bizi buldu” demişti. Olmadan öngörmek yöneticiliktir. Geriye kalan ise ‘’mış’’ gibi yapmak…

Hayırlı Ramazanlar.