Halk Ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının 50. yıl dönümünde ‘Ziraat Bankası Âşık Veysel 50. Yıl Anma Konserleri’ kapsamında ünlü türkücü Yavuz Bingöl, Pazar akşamı Elazığ’da bir konser vererek, Türkü dostlarıyla buluştu. Bu konsere Elazığ’da yaşayanların ilgisi yüksek olsa da kent protokolünün bu konsere olan ilgisizliği; “ Bu kadar da olmaz” dedirtti.  Neyse ki Elazığ Belediyesi’nden Başkan Yardımcısı Nafiz Bilginoğlu; kentin dinamiklerini temsilen salondaydı. Oysa sanatçılar; gönüllü turizm elçileridir ama şehrin dinamiklerinin birçoğu bu fırsatı ne yazık ki elinin tersiyle itiyor. Elazığ’ın tanıtıma ihtiyacı yok mu? Böylesi etkinliklerde Elazığ İl Kültür Turizm Müdürü Ahmet Demirbağ neden protokolde bulunmaz?  Demirbağ bu ortamda bulunup;  konser başlamadan türkü dinlemeye gelen kitleye bilgisayar ortamından pop müzik dinletilmesinin önüne geçerek, zengin Harput müziğimizden örnekler sunulmasına olanak sağlasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Haber- Yorum: Kübra TÜRKAN

Elazığ’ın en temel sorunu; zengin mirasına sahip çıkarak ilerleyememek, hatta her geçen gün bu zengin mirasın daha da yozlaşmasına seyirci kalmak. Geçtiğimiz günlerde Elazığ’ın folklorunu Elazığ’ın değil, Elazığ’ın komşularının sahip çıktığını vurgulayan bir habere imza atmıştık. Pazar akşamı bir kez daha üzülerek şahit oldum ki Elazığ; musikisine sahip çıkmak konusunda çok mu çok tökezliyor.

Türkü sevenler, türküden önce pop müziği dinledi

Halk Ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının 50. yıl dönümünde ‘Ziraat Bankası Âşık Veysel 50. Yıl Anma Konserleri’ kapsamında ünlü türkücü Yavuz Bingöl, Pazar akşamı Elazığ’da bir konser vererek, Türkü dostlarıyla buluştu. Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde icra edilecek konsere Elazığ’da yaşayanların ilgisi son derece yüksek oldu. Hatta bazıları bu konsere çok küçük yaş grubundaki çocuklarını bile getirdi. Konserler her ne kadar ücretsizde olsa sahne alan sanatçının da arkasında enstrüman çalan sanatçıların da dikkatinin dağılmaması adına böylesi etkinliklere belirli yaş sınırı konulsa hiç fena olmayacaktı bu atlanmıştı.  Sonuçta bu bir kültür mevzusu bunun üzerinde belki bir yaptırım uygulamak da pek mümkün olmuyordur. Belirli ölçülerde bu da kabul edilebilir edilmesine de esas kabul edilemeyecek şey; konser başlamadan arkada müzisyenler hazırlıklarını sürdürürken ve salon dinleyicilerle dolmaya devam ederken türkü dinlemeye gelen bir kitleye; pop müziği dinletilmesi oldu.

Sahi elazığ’ın protokolü neredeydi?

Bu kadarı da olmaz derken daha da beteri oldu.  Kent protokolümüzden birçok isim sanata ve sanatçıya olan ilgisizliği ile adeta sınıfta kaldı. Neyse ki kentin protokolünü kurtarırcasına Elazığ Belediyesi Başkan Yardımcısı Nafiz Bilginoğlu salondaydı. Peki birçok yerde protokolden yer alma sevdasına düşen kentin diğer dinamikleri neredeydi? Özellikle böylesi etkinliklerde Elazığ İl Kültür Turizm Müdürü Ahmet Demirbağ neden protokolde bulunmaz?  Demirbağ bu ortamda bulunup;  konser başlamadan türkü dinlemeye gelen kitleye bilgisayar ortamından pop müzik dinletilmesinin önüne geçerek, zengin Harput müziğimizden örnekler sunulmasına olanak sağlasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Konserin güzelliğini; aksaklıklar zamansızca bozdu

Aksaklıklar sadece bunla sınırlı olsa iyi konser sırasında sık sık ses sisteminde sıkıntılar da yaşandı. Üstelik salonun aşırı sıcak olması; sanatçıya, müzisyenlere ve zaman zaman da dinleyiciyi cidden sıkıntıya sokacak bir boyuta ulaştı. Ses sistemindeki aksaklığı Sanatçı Bingöl profesyonel bir şekilde kontrol altına aldı. Zaman zaman çıplak sesiyle ve salondaki türkü severlere mikrofonu da uzatarak konserin belirli kesitini pek tabi idare etti etmesine ama ya sahnede çok profesyonel biri olmasaydı ya da kaprisli bir sanatçı olsaydı olacakları varın siz düşünün!  Tüm bu aksaklıklara rağmen Sanatçı Bingöl; Elazığ’ın musikisinin zenginliğine de bu bölgede olan ozanlık geleneğini övmeyi de ihmal etmedi. Sanatçı Bingöl; konserin sonlarına doğru bir anda salondakilerin coşkusunu artırmak için spontane bir biçimde dinleyicilerinin de katılımı ile halaya da yer verdi. Ancak halay Elazığ yöresine özgü olmadı olamazdı da kapalı bir ortamda Elazığ’da yaşayan gençler klarnet sesi yerine zurna ile halaya tutuşmak zorunda kaldı. Ama konsere gelenlere öncesinde Elazığ musikisinden eserler dinletilecek olsaydı şüphesiz bu ortamda klarnet sanatçılarımızda yer alırdı ama birçok şey gibi bu da atlanmıştı.

Elazığ’ın bu fırsatları değerlendirememesinin sorumlusu kim ya da kimler?

Olanlar oldu! Yine bir sanatsal etkinlikte ne musikimizi ne de folklorumuzu yansıtmadan tökezlemiş olduk. Oysa sanatçılar gönüllü turizm elçileridir onlar Elazığ’dan çok daha mutlu ayrılsa daha güzel olmaz mıydı? Sahi Elazığ’ın değerlerine sahip çıkamayarak, bu konuda ayağına gelen fırsatları değerlendirememesinin sorumlusu kim?  Dedim ya konserin kurtarıcısı Bilginoğlu oldu da sanatçıyı konser bitiminde hediye vermeyi de ihmal etmedi. O da gelmeseydi vay ki vay vay halimize diyecektik şüphesiz.