Özel Haber: Beyza Bişkin
Teknolojideki gelişmeyle birlikte insanların hayatına hızlı şekilde yeni ürünler girerken, eskiyi özleyenler ve geçmişe yolculuk etmek isteyenlerin tercihi ise antika dükkanları oluyor. Elazığ’da bulunan bu dükkân içerisindeki birçok antika eşya ile sizi adeta geçmiş yıllara yolculuğa çıkarıyor.
“Eşyalar artık eve sığmıyordu”
Emekli olduktan sonra antika merakı ve eşyaların artık eve sığmaması nedeniyle dükkân açtığını söyleyen Yahya Can; “1998 yılında Silahlı Kuvvetlere Astsubay olarak girdim. 2018 yılında emekli oldum. Emekli olduktan sonra da işte 5 yıldır antika işini yapıyorum. Türkiye’nin çok farklı vilayetlerinde çalıştım. Gittiğimiz her yerden bir iki bir şey hediyelikler kalmışlıklar aldık. Bir de merakta vardı zaten topladık topladıkça evlere sığmamaya başladı emekli de olmuşken böyle bir yer açayım, devam edelim dedim” ifadelerini kullandı.
“Düğün fotoğrafı çektirmek için dükkanıma geliyorlar”
Bazı kişilerin düğün veya nişan fotoğrafı çektirmek için dükkanına geldiklerini belirten Antikacı Yahya Can; “Ben beğendiğim ürünleri alıyorum satıyorum bazen bakım da yapıyorum gelip dükkânı gezenler oluyor. Mesela nişan ve düğün fotoğrafı çektirmek için çok gelen oldu bu durum beni çokta mutlu etti” dedi.
“Elazığ’da antikaya talep oldukça fazla”
Ummadığımız bir şekilde antikaya talep olduğuna dikkat çeken Can; “Elazığ’da antikaya talep oldukça fazla. Hiç ummazsınız genelde 40 yaş üstü oluyor neden bilmiyorum. Birde genç kızlarımız var eskinin takılarına merakı olanlar. Böyle değişik yüzükler, değişik saatler veya nostaljik radyolar bu tarz ürünlere talebi olan çok nadirde olsa genç kızlarımız var. Erkelerde sadece tesbih hastalığı var” şeklinde konuştu.
“Eski şarkılarda sanatçılar duygularını satırlara dökmüş”
Eski şarkılarda yaşanmışlıkların olduğunu söyleyen Antikacı Can; “Bunların dışında kasetler var. Bende Muazzez Ersoy’un kaset serisi var. Hatta onun taş plağı var. Baktığınız zaman eskinin şarkılarına, müzik sözlerine ahenge bakıyorsun şimdikiler ile kıyaslanamaz. Sanatçılar duygularını öyle bir şarkılara dökmüşler ki o şarkıda belki bir ömrünü anlatmış. Ama şimdi ki şarkılarda bunların hiçbirisi yok” diye kaydetti.
“Antika eşyalarda yaşanmışlık var”
Antika eşyalarda yaşanmışlığın ve el emeğinin olduğunu kaydeden Yahya Can konuşmalarını şu şekilde sürdürdü; “Geçmişi yaşatmak lazım. Benimki küçük bir adım da olsa devam edecek diye düşünüyorum. Çünkü eskideki kalite şu an yok. Ürünlere el değmiyor bu da kaliteyi düşürüyor. Yani el emeği yok. Ben bir nebze böyle içinde elin bizzat temas ettiği ürünlerle beraberim. Bunu da gelen herkese anlatırım. En basiti şu kalemlik bunu yapan kişi ağacın bir dalından kesmiş, içini güzelce oymaya çalışmış, kenarlarını tutkallamış, dışına vernik sürmüş bunu kalemlik haline getirmiş. En az bununla bir gün uğraşmış. Şimdi bir kırtasiyeye gidip kalemlik isteyince hemen çıkarıp veriyorlar ama bunun yeri başka bir el değmiş, sanat var ve duygularını aktarmış ona. Mesela sanayideki arkadaşlarımda var kimse çırak olmuyor kalfa zaten yok. Sektörde kendi el emeği ile iş yapabilecek veya bir sanat, zanaat öğrenecek gençliğimiz yok. Çıraklıktan gelmeyince ne olacak yetişen olmayacak bu defa kaybolacak.”