İstanbul’da yıllarca kuyumculuk yaptıktan sonra memleketi Elazığ’a dönen 59 yaşındaki Murat Aktaş, İzzetpaşa Mahallesi’nde 4 metrekarelik bir dükkân kiralayarak tespihçiliğe başladı. İlk olarak tespihleri diğer illerden getirten Aktaş, arkadaşlarına inat tespih yapımını da kendi çabasıyla öğrendi. 4 metrekarelik dükkânının bir metrekaresini imalata ayıran Aktaş, makineleri de ona göre küçülttü. Sadece kesme olarak bilinen tespih modelini yapan Aktaş, Elazığ’da ‘Kesmeci Murat Aktaş’ diye nam saldı. Fil dişinden oyun zarına kadar her türlü objeyi tespihe çevirebilen Aktaş, adeta hayatını bir metrekareye sığdırdı. Bir kişinin bile zor sığdığı dükkânında 15 yıldır ekmek parası kazanan Aktaş, tespih ustalığının çırak olmadığı için bitmek üzere olduğunu dile getirdi.
“Hayatımı bir metre kareye sığdırdım”
15 yıla yakındır tespih işiyle uğraştığını aktaran Murat Aktaş; “Dükkanım İzzetpaşa Vakfı’na aittir. 4 metrekare alandır ancak bir metrekare alanda tespih imalatı yapmaya çalışıyorum. Piyasada ismimiz kesmeci Murat Aktaş olarak tanınıyor. Kendi çabamızla çalışmaya devam ediyoruz. Hayatımı bir metre kareye sığdırdım. Bu dükkânda kim 15 yıl durabilirse gelsin anahtarı hediye edeyim. Cihazdaki tezgahların bir kısmını hazır aldım. Biraz pahalıydı. Ama teknolojide çare tükenmez. Her makinen ebatları büyük ve küçük olabilir. Küçüklerin fiyatları pahalı ama yerimden dolayı küçük tercih etmek zorunda kaldım. Hamt olsun şimdiye kadar da bir ekmek yiyoruz” dedi.
“Artık çırak yetişmiyor”
Oğlunun bu mesleği tercih etmediğini dile getiren Aktaş; “Yetiştirmek istediğim kişilerde hep art niyetli çıktı. Elinden tutan olduğu zaman bizi beğenmiyorlar. Bizde çıraklık yaptık. O zaman döverlerdi şimdi dövmeyi bırak gözüne baktığın zaman işten çıkıyor. Geldiği zaman hemen ne vereceksin diyorlar. Çıraklık ilerde sıkıntılı. Ben 59 yaşındayım. Bizden 10 yıl sonra piyasada çırak bulmak çok sıkıntı. Artık fabrikalaşmadan dolayı kalifiyeli eleman yetişmiyor. Çırak yetişmiyor. Günlük ne kazanabilirim, paranın peşinde. İşin ve ustalığın peşinde değiller” diye konuştu.
“Param memleketimde kalsın dedim”
Tespihciliğe bir inat uğruna başladığını aktaran Aktaş, “Biz bu tespihleri Urfa, Ankara ve Adana’dan alıyorduk. Ben baktım o zamanın şartı ile aylık 5 bin lira veriyorum. Benim param Elazığ’dan dışarı gidiyor. Burada arkadaşlarla konuşuyorduk. Tespihi sen yapamazsın dediler. Neden yapamayalım, Urfa, Adana’daki insanlar anasının karnında öğrenmedi. Bizde burada bir çapa sarf edelim dedik. Ben kime gittiysem tüm kapılar kapandı ve hiç kimse öğretmedi. Bende gıcık oldum. Param memleketimde kalsın dedim. Ben burada bir malı üretiyorsam benim param Elazığ’da kalıyor. Ben bu malı dışarıdan alıyorsam oraya gider. Bir esnaf deyip geçmeyin. Ama biz bunu anlatamadık. Üretim olan memleket kalkınır. Ben 23 yıla yakın İstanbul’da kaldım. Fabrikalaşma ve el işleri farklı bir şeydir. Ben gözü kapalı hem makine işleri hem de el işlerini yapabiliyorum. Ama arkamda destek yok. Ben gidip destek istesem kırk dereden su getirecekler” şeklinde konuştu.
“İlerde ölürsem ‘Kesmeci Murat Aktaş’ olarak anılmak için farklı modeller yapmıyorum”
Sadece kesme tespih yaptığını belirten Aktaş; “İlerde ölürsem ‘Kesmeci Murat Aktaş’ olarak anılmak için farklı modeller yapmıyorum. Gençlerin en çok tercih ettiği türdür. Bunları elde yaptığımız zaman kehribar, damla gurupları var. Çok farklı objelerden olabilir. Fil dişinden tut, oyun zarlarına kadar tespih yapıyorum. Obje eski olacak ki işçiliğine değsin. Fiyat olarak 750 liradan başlar, 4 bin liraya kadar çıkar. Yapacağımız işin özelliğine göre değişir. Yeni ve eski malzemede çalışmalar farklıdır. Aklına gelebilecek tüm objeleri tespihe çevirebiliyorum. Özel çalışmalarımızda bir tespih ortalama 3-4 gün sürer. Tüm atölyelerde tozdan geçilmez. Ben burada torbalama sulu sistem yaptım. Dükkânda fazla toz olmaz ama tabi ki el ayak toz olduğundan dolayı 2-3 ayda bir gözlerimde iltihaplanma oluyor. Her şey gibi bunun da riski var” diyerek sözlerini noktaladı.