Ekonomik kriz yuva yıkıyor: Elazığ’da 13 bin 133 kişi boşandı!

Haber: Songül DURSUN

TÜİK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı Nüfus ve Toplumsal Yapı İstatistikleri bizlere Türkiye’de aile kurumuna dair önemli veriler sunuyor. Verilerden hareketle edindiğimiz bilgilere göre yuvaları yıkan en önemli sorun şiddet ve ekonomik kriz oldu.

EKONOMİ BOZULUNCA AİLE İLİŞKİLERİ DE BOZULDU

Toplum olarak içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntı dava dosyalarında da etkisini göstermeye başladı. Bu da ülke gündemindeki ekonomik sıkıntıların yansımasının adliye koridorlarında da hissedildiği anlamına geliyor. Ekonomi bozulunca ister istemez aile ilişkileri de bozuldu. Boşanmaların sebebi büyük oranda ekonomi kaynaklı. Ekonomi bozulunca boşanma davalarında da artış yaşandı.

“EKONOMİK KRİZİN DERİNLEŞMESİYLE; DEVLETİN KARI VE KOCA OLARAK İNSANLARA YÜKLEDİĞİ SORUMLULUK ARTTI”

Uzmanlar ise toplumsal yaşamın her aşamasındaki değişimlerin aile yapısı ve evlilikleri de etkilediğini söyleyerek; “Kriz dönemlerinde, savaş dönemlerinde böyle durumlarda evliliklerin sürüyor olması o toplumda ailenin ve evliliğin ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Sadece bir duygu ve anlam dünyası olarak değil, evlilikler sosyo-ekonomik olarak da hayatın sürdürülebilirliği açısından önemli. Bozuk ekonominin pandeminin etkisiyle krizinin derinleşmesiyle; devletin karı ve koca olarak insanlara yüklediği sorumluluğu da artırdı. Evlenecek insanlar kira vermedikleri aile evlerinden çıkıp, kira verdikleri ya da yıllarca taksit ödeyecekleri evlere geçiyor. Evin giderleri, çocukların giderleri derken insanlar hayâl ettikleri yaşam biçimini yaşayamayınca evlilikler de mahiyetini yitirmeye başladı. Toplumda ciddi bir güven krizi olduğu için insanlar geleceğinden emin değil. Hem iktisadi anlamda hem sosyal anlamda. İktisadi olarak gidişat çok parlak değil. Son zamanlarda ekonomik olarak insanlar sıkıntı yaşamakta. Son dönemlerde bunun iyice hızlandığını görüyoruz. Covid’le beraber iyiden iyiye ivme kazandı. İşsizlik ciddi bir seviyeye yükseldi, özellikle gençler ve kadınlar arasında. Yani bozulan iktisadi denge, insanlarda işsizlik ve yoksulluk şeklinde kendini gösteriyor. Türkiye gibi geleneksel değerlerin yaşatıldığı, kadınların yalnız olmasının daha zor olduğu, üstelik devlet eliyle evliliklerin teşvik edildiği bir coğrafyada artık insanlar; ekmeğin fiyatına, çarşıdan aldığı patatesin-soğanın fiyatına bakıyor, kirayı düşünüyor” diye belirtiyor.

ARAŞTIRMALAR: EKONOMİNİN YOLUNDA OLDUĞU YILLARDA EVLENME SAYISININ ARTTIĞINI, BOŞANMALARIN AZALDIĞINI ORTAYA KOYUYOR

Öte yandan Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge merkezinin yaptığı araştırmada 2002 – 2017 yılları arasında gerçekleşen evlenme ve boşanma rakamları ilginç sonuçlar ortaya koydu. Araştırma; özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve ekonomik olumsuzluklarda yeni evlenenlerin sayısında düşüş, boşanma rakamlarında ise ciddi artışlar olduğunu gözler önüne serdi. Evlenme ve boşanma rakamları, ülkemizdeki ekonomik gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde ekonominin yolunda olduğu yıllarda evlenme sayısının arttığı, boşanmaların azaldığı; kriz dönemlerinde ise tersi bir biçimde boşanma sıklığının arttığı, evliliklerin azaldığı gözlemlendi.

“EKONOMİK GELİŞMELER, TOPLUMUN TEMEL TAŞI OLAN AİLE VE EVLİLİK KURUMUNU DOĞRUDAN ETKİLİYOR”

Araştırma hakkında değerlendirmelerde bulunan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, bu rakamların ülkedeki ekonomik gelişmelerin, toplumun temel taşı olan aile ve evlilik kurumunu doğrudan etkilediğini; ekonominin yalnızca maddi değil sosyal ve psikolojik olarak da ele alınması gereken bir alan olduğunun açık bir göstergesi olduğunu belirterek, her ne kadar ülkemiz ekonomisi yaşanan türbülanslara rağmen istikrarlı bir şekilde büyüse de tabana yansımayan ekonomik genişlemenin gelir dağılımında bozulmalara yol açarken, artan işsizlik ve geçim sıkıntısı aile kurmak isteyen gençlerin önünü tıkadığını ve evlilikleri temelinden sarstığını ifade etmişti. Kahveci, rakamların ülkemizin hızla parçalanmış aileler, nikahsız yaşayan çiftler, kimsesiz çocuklar ve bozulmuş toplumsal yapı hastalığına yakalanmaya doğru gittiğini gösterdiğini ve bu duruma mutlak surette bir çözüm üretmesi gerektiğine dikkat çekmişti.