Deprem gündemimizden bir türlü çıkmıyor

Haber- Yorum: Kübra TÜRKAN

24 Ocak 2020 Elazığ Depreminin üzerinden yaklaşık 3 yıl geçti devlet millet el ele vererek depremin yaralarını sarmaya çalışıyor olsa bile bazı vatandaşlarımız hâlâ depreme dayanıklı olmayan yapılarda yaşadıklarını öne sürüyor. Üstelik 6.8’lik büyük depremin ardından birbiri ardına yaşanan depremlerde sağlam yapılarda bir hayli yoruldu. Yani yaşanan her deprem Elazığ’da yaşayanları ne yazık ki paniğe sevk etmeye devam ediyor. Dün de saatler 6.36’yı gösterdiğinde 4.9’luk deprem birçok vatandaşımızı uykudayken yakaladı. Her ne kadar ciddi bir olumsuzluk yaşanmasa da yine deprem karşısında insanlarımızın büyük bir çoğunluğunda paniğin hâkim olduğunu gördük. Neyse ki rahatlatan açıklama 6.8’lik Elazığ’ Depremini öngören Yer Bilimci hehmşehrimiz Prof. Dr. Naci Görür’den geldi.

“BU YÖREDE ENERJİ BÜYÜK ÖLÇÜDE AZALDI, ENDİŞEYE GEREK YOK!”

Sosyal medya hesaplarından hemşehrilerine geçmiş olsun dileklerini ileten Prof. Dr. Görür; “Kavakköy-Sivrice/Elazığ’da 4,9 deprem oldu. Deprem daha önce deprem üreten ana fay üzerinde. Görece derinde küçük bir kırılma, yani artçı bir deprem olmalı. Bu yörede enerji büyük ölçüde azalmıştı. Endişe edilmemesi gereğini düşünüyor hemşehrilerime geçmiş olsun diyorum, sevgiyle” dedi.

DEPREMLER KARŞISINDA PANİKLİYORUZ!

Her ne kadar Prof. Dr. Görür rahatlatan bir açıklamaya imza atmış olsa da insanlarımızın büyük çoğunluğu deprem sırasında büyük bir panik yaşadı. Haliyle insanlarımızın üzerindeki bu panik depremlerden yeterince ders çıkaramıyoruz muyuz? Sorularını da akıllara getirdi.

“SİYASET KADAR, DEPREMİ KONUŞMUYORUZ”

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde de Prof. Dr. Görür; İRAP’ın dikkate alınması gerektiğine işaret ederek yaklaşan seçimler kadar depremin konuşulmadığından serzenişte bulunmuştu ve depremin en önemli gündem maddelerinden birisi olması gerektiğini ifade etmişti.

“DEPREME DİRENÇLİ KENTLER NEDEN HÜKÜMET PROGRAMINDA YOK?”

Siyasilere tepkisini sosyal medyadan yansıtan Prof. Dr. Görür; “İnsanlarımızın hayatı bu kadar mı düşünülmüyor? Deprem dirençli kentler konusu neden hükümet programında, Altılı Masa vaatleri arasında yok? Deprem konusu bir tabu mu ki siyasiler tarafından pek konuşulmuyor?” dedi.

“AKLIMIZI BAŞIMIZA TOPLAYALIM! DEPREM DİRENÇLİ KENTLER OLUŞTURALIM”

Depremlerin hayatın bir gerçeği olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Görür; “Depremler her şeyden daha gerçek ve ebediyen devam edecek. Aklımızı başımıza toplayalım. Deprem dirençli kentler oluşturarak bu sorunu gündemden kaldıralım” ifadelerine yer verdi.

“SAĞLIKSIZ BİNALAR ÖNCE DEPREME DİRENÇLİ HALE GETİRİLMELİ!”

Deprem Dirençli Kentler oluşturmanın bütün projelerden daha da önemli olduğunun notunu sık sık düşen Prof. Dr. Görür; “ ‘Orta Gelirliye Konut’ ve ‘Yeni Evim’ projeleri ve kampanyalarıyla ilgili basın toplantısını izledim, Elbette ki bu tür projelere karşı çıkmak mümkün değil ama deprem kuşaklarında halkımızın can güvenliğini tehdit eden bunca sağlıksız bina varken ve öncelikle bunların deprem dirençli hale getirilmesi gerekirken hükümetimizin gayret ve olanaklarını yeni konut yapma işine vermesini zamansız ve önceliksiz buluyorum” dedi.

“HALKIMIZ DEPREM DİRENÇLİ KENTLERDE YAŞAMAYI HAK ETMEKTEDİR”

“Unutmayalım: yaşama hakkı en temel insan hakkıdır” diyen Prof. Dr. Görür; “Bu hakka en acımasızca ve topluca kasteden en büyük tehlike depremdir. Bir devletin en başta gelen görevi insanlarının can güvenliğini sağlamaktır. Halkımız deprem dirençli kentlerde yaşamayı hak etmektedir” ifadelerini kullandı.

“DEPREM DİRENÇLİ YERLEŞİM ALANLARI TÜRKİYE’NİN ÖNCELİKLİ VE MİLLİ PROJESİ OLMALIDIR”

Bir kez daha yaşama hakkının en önemli insan hakkı olduğuna değinen Prof. Dr. Görür; “Yaşama hakkı; kişisel, ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel haklardan daha önceliklidir. Ülke insanımızın yaşam hakkına toplu olarak kasteden ve edecek olan şey depremdir. Onun için ‘deprem dirençli yerleşim alanları’ oluşturmak bir zorunluluktur. Bu konu Türkiye’nin öncelikli ve milli hedef projesi olmalıdır” dedi.

“HALKIMIZ DEPREM DİRENÇLİ KENTLER KONUSUNDA ISRARCI OLURSA SİYASİLERİN GÜNDEMİNDE BU KONU YER TUTAR!”

Halkın da bu konuda talepkâr olması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Görür; “Halkımız bu seçimde bu konuda ısrarlı ve talepkâr olmalıdır. Konu ciddiye alınmadığı için siyasilerimizin gündeminde bile yer almamaktadır. Artık sesimizi duyurma zamanıdır” diyerek deprem dirençli kentler konusu noktasında her kesimin ısrarcı olması gerektiğine işaret etti.

DEPREME DİRENÇLİ KENTLER KONUSU GÜNDEMDE YOK AMA DEPREM KENDİNİ UNUTTURMUYOR!

Depreme dirençli kentler konusu gündemde yer tutmuyor olsa bile deprem kendini sürekli hatırlatmaya devam ediyor. Elazığ’da yaşayan birçok kişi; 6.8’lik büyük depremin izleri büyük ölçüde silinmiş olsa bile o depremin ardından dayanıklı gösterilen birçok yapının büyük depremin ardından meydana gelen çeşitli şiddetteki depremlerle bir hayli yorgun düştüğünü ve ister istemez bunun endişesini yaşadıklarını ifade ediyor.

HENÜZ HEM ORTA HASARLI YAPILARDA HEM DE MOLOZ YIĞINLARI ARASINDA KORKARAK YAŞADIKLARINI İDDİA EDENLER VAR!

Hatta dün meydana gelen depremin ardından hâlâ orta hasarlı yapılar içinde yaşadıklarını iddia edenler de yok değil. Üstelik sadece bu da değil, bazı sağlıksız yapıların moloz yığınları bazı yerleşim alanlarından sağlıklı bir şekilde henüz kaldırılmadığı için o civarda bulunan sağlam yapılarda yaşayanlar bile her deprem anında yüreklerinin ağzına geldiğini belirtmekte.

SAHİ FELÂKETLERE NE KADAR HAZIRIZ?

Her ne kadar kentin en yetkili ismi Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman depremin hemen ardından kamuoyunu “Olumsuz bir durum yok” diyerek rahatlatmış olsa bile yaşanan her felaketin ardından vatandaşın zihninde felâketlere ne kadar hazırız? Sorusu yer ediyor.