İnsan, biraz da başkalarının penceresinden bakmalı bu hayata! Görmeli olanı biteni. Varmalı göremediği o karanlığa. Bilmeli ki başka hayatlarda var bu dünyada.

Nedir ki bu başka bir pencere? Vakitsiz bir kapı mı bilmediğimiz veyahut göremediğimiz insanlar mı? Ya da görsek de bilsek de görmezlikten ve bilmezlikten geldiğimiz yaşamlar mı? Nedir ki bu başka bir pencere?

Dışarıda gürül gürül akan bir dünya var iken yalnız kendimize odaklanmak, olanı biteni görememek yalnız ve yalnız bir yaşamın çizgisinde gitmek, bizi karanlığa sürüklemez mi?

Hastanın halini bilmeden, yorulmuşun halini anlamadan, acı çekenin derdini paylaşmadan, aç olanı görmeden yaşamak, bizi kendi zindanımızda hapsetmez mi?

Bu dünyada başka yaşamların başka fikirlerin var olduğunu unutmak; insanların yaşam çizgilerinde kaybolduklarını fark etmemek bizi kör etmez mi?

Sevgisiz kalan çocukların biçareliğini görmeden ruhunu hissetmeden yaşamak, bizi merhametsiz etmez mi?

Kaderin ilmik ilmik işlendiği yazgımızda Hak olanı fark etmemek, bizi avare etmez mi?

Nedir ki bu başka bir pencereden bakmak?

Nedir?

Benim nezdimde başka insanlara saygı duymayı bilmektir. Aç olanın halinden anlamak, yalnız kendimize odaklanmamak, dünyada milyonlarca yaşamın kederin olduğunu, şu evrende herkesin kendine ait bir dünya olduğunu fark etmektir. Bir başkasının penceresinden bakmaktır şu dünyaya.

Garibana gülümsemektir, mazlumu korumaktır, derdi bölüşmektir. At gözlüklerimizi çıkarıp insanların haline bir de onların penceresinden bakmaktır. Saygı duymayı ve yaşamı paylaşmayı öğrenmektir. Yazgımızı yazanı, sonsuz Kudret sahibini idrak etmektir.

Sevinçte ve kederde bir olmaktır. Özüne sahip çıkmaktır. Hepimizi bir araya getiren gök kubbeyi bir an olsun unutmamaktır! Gördüğün ve göremediğin ne varsa sarıp sarmalamaktır .

Unuttuğun ne varsa yeniden hatırlayıp gülümsemektir!

Çok sevdiğim şair Nurullah Genç’in dizeleriyle söylemek gerekirse:

Avuçlarına gülümse

Çizgilerinde kaderin kardelen tohumları

Adımlarına gülümse

Gülümse ki varmasın bir ömrün cüzamlı küf kokan topraklarına

Ansızın yıkılan evler gibi

Yalnızlığın üzerine çökmeyen

Yüzünün cilası, insanlığının yurdu

Onuruna gülümse

Gülümse, gülümsediğin

Bil ki seni de bulur

O müntaha mahşerinin rahminde

Somurtanlara gülümse

Acı çekenlere, avarelere

Yetimlerin umutlarına gülümse

Hastalığa dûçâr olup gündüzü

Gece olanlara, uykusuzlara …

Susuzlara su ver tebessümünle

Ekmeğin kokusuyla yoğur merhametini

Sevgi kıtlığından biçarelere

Yoksullara gülümse!

Şairin de dediği gibi ekmeğin kokusuyla yoğuralım merhametimizi!

İnsanlığımızı kaybetmeden, başka hayatların var olduğunu unutmadan, ben demekten vazgeçerek başka pencerelerden bakmayı öğrenerek!

Anlayarak ve de gülümseyerek!

Kalın sağlıcakla!