Ayasofya’ya sadece ibadet yeri; cami, müze olarak bakmak dar bir bakış açısıdır. Zira Ayasofya bu tür isimlerden ve vasıflardan daha ötedir.
Ayasofya çok anlamlı devasa bir ansiklopedidir, devasa bir tarihtir.
Ayasofya hâlâ gizemini koruyan geniş manaların köklerinde filizlenen sırlar ve hakikatler zinciridir.
Ayasofya bir imparatorluğun çöküşü ve mağlubiyeti iken Osmanlı İmparatorluğunun galibiyeti ile yeni fetihlerin de neşvü nema bulmasıdır.
Ayasofya mağlup olanlar için moral bozukluğu, galip taraf için de kendine güven ve galibiyetler serisinin fetihlerle süslenmesidir.
Ayasofya Hristiyan olan Katolikler ve Protestanlar için bile farklı bir mücadele ile prestij kazanma ya da kaybetme olarak görülmüştür.
Özellikle de İstanbul’un Fethinden sonra Ayasofya ilk defa cami olarak cumhuriyet dönemlerine kadar gelmiştir. Bir nokta da Ayasofya ile de fetihler, yeni kapılar, açılımlar söz konusu olmuştur.
Ayasofya daha sonra vakıf malı olarak özel mülk haline gelerek bu kapsam dışına çıkılması halinde de Fatih Sultan Mehmet Han’ın da meşhur bedduası da tarihe düşülen önemli bir kayıttır.
Ayasofya hakimiyettir, galibiyettir, fütuhattır, meydan okumadır. Ayasofya Hristiyanların elinden çıktıktan sonra adeta Haçlı zihniyetleri ve İslamiyet’e; özellikle de Türklere olan kin, düşmanlık, ayak oyunları, hile artmıştır.
Bu sıcak ve soğuk savaş cumhuriyetin ilk dönemlerinde Batı’nın da gayreti ile Ayasofya maalesef müze haline dönmüştür.
Haliyle bu süreç batı ve Müslümanlar tarafından, hatta İslamiyet ve diğerleri tarafından da farklı okunmuş ve farklı da yorumlanmıştır. Hatta Ayasofya, dinlerin kutsal kitaplarında farklı bir yer tutmaktadır.
Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi İslam Alemi ve bu alemin bayraktarlığını yapan Türkiye için insicamın bozulmasıdır, moral bozukluğudur, avantajın dezavantaja dönmesidir, tacizlerin- baskıların yoğunluk kazanması, dahası tahakkümün artmasıdır.
Batı, “hasta adam” bakışını Ayasofya için de belli bir süreç halinde takip etmiştir. Ayrıca Batı bununla kalmayıp masada kazanma ve iç karışıklıklar ile de rahatsızlık dozunu arttırmıştır.
Her şeyden önce cami olma yönüyle bir sembol olan Ayasofya’nın sembollüğüne gölge düşmüş, Fatih Sultan Mehmet Han’ın bedduası alınmış, fetihler bir noktada gerileme ve bocalamayı arttırmıştır.
Batı, bununla da kalmamış, kaybettikleri Çanakkale Savaşı- Zaferi- Destanı ile kaybetsek dahi kahraman bir orduyu, bir ülke olan Türkiye’yi ve İslam Aleminin gençlerini yok ederek en az yüz yıl kazandıklarını belirterek Ayasofya’yı da bu şekilde değerlendirmişlerdir. Ama herkesin hesabı yanında Allah’ın hesabını dikkate almadıklarından yüz yıl sürme hesabı tutmadığından yüzleri kızarmış ve yüzsüzlükleri adeta tekerrür etmiştir.
Ayasofya’nın tekrar cami olması için çalışmalar semeresini vermiş, seksen altı yıl sonra Ayasofya tekrar camiye çevrilerek Kalemin de tarihe şahitlik ettiği 24 Temmuz günü Cuma namazı kılınarak Ayasofya Cami olarak ibadete açılmıştır.
Peki Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılması nasıl okunmalıdır?
Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılması ile bir kere Fatih Sultan Mehmet Han Hz’lerinin üzerimizdeki bedduası, laneti kalkmış ve vakfiyeye hizmet edenler için de dualar devam etmiştir. Yani şerler def olmaya, hayırlar ve fetihler açılmaya başlamıştır.
Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılması bir restleşmedir, artık boyun eğmeden dik duruştur, meydan okumadır, kendine gelmedir, moral- motivasyon ve inanç değerlerinin artmasıdır, niteliğin niceliğe galip gelmesidir, lider ve söz sahibi ülke olmaktır, umut ve ümit bir ülke olmaktır, her gün yeni bir müjde ile daha sağlam bir şekilde ayakta kalarak daha çok yerli ve milli olmak; dahası çok anlamlı bir şekilde hür olmaktır…
Özetle belirtmek gerekirse; Ayasofya’nın ibadete açılması hukuki, dini, siyasi, politik, sos yo kültürel… bir karardır.
Bakınız çağıranlar, bağıranlar sadece Yunanlılar mı, Rumlar mı?
Elbette ki hayır. Ayasofya İstanbul’da ibadete açıldı kara ses tepki olarak ilgili ilgisiz maalesef hem içeriden hem de dışarıdan geliyor. Yunanistan, Güney Kıbrıs, Rusya, Rus Ortodoks Kilisesi, İsrail, Ermenistan, Amerika, AB Komisyonu, UNESCO, Almanya, Fransa…yani tek millet oldular.
Filistin, Kudüs ve Filistin Müftüsü, Malezya, Azerbaycan, Pakistan, Katar, KKTC, Özbekistan, İran… gibi devletler Ayasofya’nın cami olarak açılmasına destek verdiler.
Tabii ki İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği gibi destek veren STK’ları da unutmamak lazım.
Sefer bizden zafer Allah'tan... Ayasofya'nın açılışına şahit olduk. Mağlubiyet serileri Türkiye ve İslam Alemi için bitti. Sırada ne var? Müslüman ülkelerin birbirini anlamaları, birbirine yardım etmeleri, birlik olmaları…
Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması İttihad-ı İslam’ın çekirdeğidir.
1453 fetihlerin anasıdır, merkezidir. Gelecek hayır ve fetihlerle dolsun inşallah…